31 Aralık 2008
Yeni yıl;)
Bugün hergün olduğundan daha bir dingin vede herşey zıttı ile güzeldir mülahazasıyla heycanlıydı; gözleri çakmak çakmak, bedeni ve ruhu senkronize dans ediyordu...Güneş bir başka tulu etmişti bugün doğudan...
Yatağından bir hışımla fırladı hemen perdeleri ve camı sonuna kadar açtı; gece boyu inceden yağan kar tüm mevcudatı, evlerin çatılarını, arabaların üzerini, elektirk tellerini , çöp konteynırlarını tüm kirlerinden ve hali hazırdaki yaşanmış şerli olaylardan arındırmanın vermiş olduğu letafetle örtmüştü...
Uzun uzun seyre daldı alemi tane tane yağan kar eşiliğinde...nasılda tane tane vede topaklanmadan yağıyordu; Babaannesinden duymuştu her kar tanesini bir melek itinayla indiririmiş yeryüzüne...daldı gitti yaşanmışlıkların verdiği derslere; çocukluğuna, gençliğine...Ta ki karın parlak beyazı gözlerini kamaştırıncaya denk..
Bugün yapılacak çok işi vardı; hemen zamanda yolculuğuna kısa süreliğinede olsa ara verip bulunduğu an'a döndü; hayal gücü ne hoş bir şeydi insan hayalinde heryeri ziyaret edebiliyor anılarına ücretsiz vede külfetsiz yolculuk yapabiliyordu...
Evet bugünü diğer günlerden özel kılan şey yeni bir yıla yelken açılacak günün arefesiydi; Tüm Dünya'nın umutlarının coşup taşmasına start veren yep yeni 0.km bir yeni yıl daha...
Madem her gelen yeni yıl umut oluyorsa insanoğluna O'da bir katkıcık yapabilmeliydi riskli hayatın balyalarına...
Her yeni yılda öncelikle; sağlık ve esenlik dilenirdi gönülden...ardından nasıl olsa gelirdi; para, şans, mutluluk...
Önce sağlık! Cihan padişahı Kanuni'nin 'Halk içinde muteber bir nesne yok Devlet gibi; olmaya Devlet Cihanda bir nefes sıhhat gibi' söylemini diline pelesenk edip düştü yollara...önce uğradı bir şekerlemeci dükkanına ve aldı rengarenk şekerlemelerden, çikolatalardan...albenilerini dahada arttıracak cicili paketlere sardırarak; sevinçle aldı paketlerini kucağına satıcıya tüm olumlu enerjisiyle sıcacık ve samimi gülücükler emanet bırakarak...emanet zira O'da aldığı bu paha biçilmez ve neşesine, enerjisine katkı sağlayan emaneti saçtı gün içerisinde gelen tüm müşterilerine...eee nede olsa gülmek bulaşıcıydı;)))veee nasılsa ücreti ve külfeti hiç yoktu...lakin kazanımları pek çoktu...işte bu idrakle aldı emaneti bir başka emanetçiden diğer emanetçilere kadife kutularda inci misüllü sunabilmek için...
Elif bir çocuk neşvesiyle; güleryüzünü ve selamını esirgemeden geçip gittiği yolardan vardı bir küçük oyuncakçı dükkanına hızla daldı içeri mutlulukla...hayatında ilklerden birini daha yaşıyordu...bu ilk artık hayatının mütemadiyeni olacaktı bunda kararlıydı. Elleri uzandı saçları örgülü bebeklere, pofuduk ayıcıklara, gıcır demir arabalara...sardırdı 3-5 o gün için ayırdığı yevmiyesinin yettiği kadar, koydurdu cafcaflı paketlere iyi yıllar dileyerek çıktı kapıdan tuttu bir hastahanenin çocuk servisi bölümünün yolunu...
Çok heycanlıydı; servisin kapısına geldiğinde önce diyafram nefesi aldı derinden; saçlarını düzeltti ve girdi içeri ılık bir meltem rüzgarı tadında...
Yavrucaklardan bazıları ilaçların etkisiyle uyudu uyuyacak, bazıları mutsuz ve yalnız olmanın verdiği girdapla yatağa mahkum, bazıları ise diyet akşam yemeklerini bitirmek zorunda olmanın tatsızlığıyla bakakalmışlardı içeri giren bu güleryüzlü, samimi ve enerji dolu ablalarına...Birden filmin karesi olduğu yerde koptu ve az önceki bezgin suratlar birden bire ışıltı ve heycan mimikleriyle bezendi...
Elif her bir yavrucakla yakından ilgilendi, onlara hediyelerini ve şekerlemelerini takdim etti espiriler eşliğinde; çocukların sevincine diyecek yoktu hani kızgın kumlardan serin sulara atlar ya insan sıcak bir yaz gününde aynen öyle;))Yavrucaklardan kimilerinin gözlerinden akan damlacıklar göl, deniz ve okyanus olacak ve bu okyanuslarda nice gemiler yüzdürülecekti...
İçinden sanki golfstrim sıcak su akıntısı geçmiş gibi oldu bu çetin kış gününde...
Artık biliyordu çocuklarla girdiği enerji alışverişi o yılı harika yapacaktı bundan emindi...
Daha önce yaşamadığı kadar hoş bir duygu içinde ayrıldı hastahaneden... ardında bıraktığı gülen gözler, motive olmuş bedenler eşiliğinde...
Umutlara el ayak bir yıl diliyorum...
Şükran Altun Battal.
Muhabbetle...
04 Aralık 2008
Bayram hazırlıkları;)
Eveeet sevgili muhabbet gönüllüsü dostlarım;
Öyle zannediyorum ki evlerde hummalı bir o kadar da muammalı bayram hazırlıkları başlamıştır; sizlere ev perinizinde ufakta olsa fikir babından iki katkıcığı olsun istedim bayram arefesinde...(belki fırsatım olmaz diyerek bugün sizlerle paylaşayım istedim) Farklı tat arayanlara pratik, lezizi tarifler....
İlk tarifimiz pratik samsa tatlısı;
Malzemelerimiz;
*yarım paket milföy hamuru
*bir kase ceviz içi
*bir adet yumurta akı
*1 yemek kaşığı toz şeker
*arzu edilirse üzeri için yumurta sarısı
Şerbeti için;
*2 su bardağı şeker
*2 su bardağı su(suyu, kaynamada buharlaşmasını hesap ederek şekerden az fazla tutarsak daha hoş bir kıvam elde etmiş oluruz)
*çeyrek limon suyu
Ölçünüzü ikiye katlayabilirsiniz;)
Hazırlanışı;
Milföylerimizi ortadan ikiye kesiyoruz, ayrı bir kapta ceviz içi, şeker ve yumurta akımızı karıştırıyoruz ve ortadan ikiye kesmiş olduğumuz milföylerimizin ucuna yerkeştirip rulo yapıyoruz ( arzuya göre yumurta sarımızıda sürüp) 180 derecelik önceden ısıtılmış fırınımıza görücüye çıkacak bir genç edasıyla yolculuyoruz;)
Kızaran tatlımızı çıkarıp üzerine önceden hazırlayıp, soğumaya bıraktığımız (bir rivayete göre samsa tatlısnın şerbetide sıcak veriliyormuş ben uygulamadım zira hamur olacağına kanaat getirdim) şerbetide verip dinlendiriyoruz ve afiyetle tadına bakıyor ve sonra misafirleimize ikram ediyoruz ki bir falsoyla karşılaşmayalım;)))
İkinci tarifmiz brovni tadında, kurabiye görünümlü, şerbetli tatlıcıklar...
Malzemeler;
*3 Türk kahvesi fincanı pudra şekeri
*2 adet yumurta
*1 paket (yumuşak) margarin
*3 yemek kaşığı kakao
*1 adet kabartma tozu
*1 adet vanilya
*Aldığı kadar un
*Tarifte olmamakla birlikte; yakışacağını düşündüğümden ceviz içi ilave ettim vede yanılmamış olduğumu bizzat müşahade ettim sevgiyle tavsiye olunur;))
Şurubu;
*3 fincan(türk kahvesi)su (2 fincan su, 1 fincan sütte olur)
*3 fincan şeker
Kurabişlerimiz sıcak, şurubumuz soğuk izdivaç ettirilir ve şekil b de görüldüğü üzere servise hazır hale getirilir...
Servis aşamasında yine , bizzat şahsen kendi yorumumu katmış bulunmaktayım;)
Çokta şık olduğunu düşündüğüm bu sunumun yardımcı elemanının ismini derhal zikrediyorum; kendisi pişmaniyedir efendim;))
Şerbetle buluşan ve mümkünse bir gece buzdolabında beklemiş olan kurabiyelerimizi pişmaniyelere dolayıp havalı bir görünüm elde edebilirsiniz (bu işlemi ikram aşamasında yapmanız önemle rica olunur zira sizinde akil ettiğiniz üzere pişmaniyelerimiz erir;)))
Şimdiden tüm dostlarımın bayramını en naif duygularımla kutlar sevdikleriyle birlikte cıvıl cıvıl bir bayram temenni ederim;)
Bendeniz'in akibetini soracak olursanız eğer; henüz bilinmiyor çünki sevgili fikir testimin deyimiyle koca kişisi bayram süresince, iş münasebetiye Amerika'da olacaklar biz ise Allah kerim;)))
Sevgili hayat arkadaşım; sanada iyi bayramlar;)
Muhabbetle...
Öyle zannediyorum ki evlerde hummalı bir o kadar da muammalı bayram hazırlıkları başlamıştır; sizlere ev perinizinde ufakta olsa fikir babından iki katkıcığı olsun istedim bayram arefesinde...(belki fırsatım olmaz diyerek bugün sizlerle paylaşayım istedim) Farklı tat arayanlara pratik, lezizi tarifler....
İlk tarifimiz pratik samsa tatlısı;
Malzemelerimiz;
*yarım paket milföy hamuru
*bir kase ceviz içi
*bir adet yumurta akı
*1 yemek kaşığı toz şeker
*arzu edilirse üzeri için yumurta sarısı
Şerbeti için;
*2 su bardağı şeker
*2 su bardağı su(suyu, kaynamada buharlaşmasını hesap ederek şekerden az fazla tutarsak daha hoş bir kıvam elde etmiş oluruz)
*çeyrek limon suyu
Ölçünüzü ikiye katlayabilirsiniz;)
Hazırlanışı;
Milföylerimizi ortadan ikiye kesiyoruz, ayrı bir kapta ceviz içi, şeker ve yumurta akımızı karıştırıyoruz ve ortadan ikiye kesmiş olduğumuz milföylerimizin ucuna yerkeştirip rulo yapıyoruz ( arzuya göre yumurta sarımızıda sürüp) 180 derecelik önceden ısıtılmış fırınımıza görücüye çıkacak bir genç edasıyla yolculuyoruz;)
Kızaran tatlımızı çıkarıp üzerine önceden hazırlayıp, soğumaya bıraktığımız (bir rivayete göre samsa tatlısnın şerbetide sıcak veriliyormuş ben uygulamadım zira hamur olacağına kanaat getirdim) şerbetide verip dinlendiriyoruz ve afiyetle tadına bakıyor ve sonra misafirleimize ikram ediyoruz ki bir falsoyla karşılaşmayalım;)))
İkinci tarifmiz brovni tadında, kurabiye görünümlü, şerbetli tatlıcıklar...
Malzemeler;
*3 Türk kahvesi fincanı pudra şekeri
*2 adet yumurta
*1 paket (yumuşak) margarin
*3 yemek kaşığı kakao
*1 adet kabartma tozu
*1 adet vanilya
*Aldığı kadar un
*Tarifte olmamakla birlikte; yakışacağını düşündüğümden ceviz içi ilave ettim vede yanılmamış olduğumu bizzat müşahade ettim sevgiyle tavsiye olunur;))
Şurubu;
*3 fincan(türk kahvesi)su (2 fincan su, 1 fincan sütte olur)
*3 fincan şeker
Kurabişlerimiz sıcak, şurubumuz soğuk izdivaç ettirilir ve şekil b de görüldüğü üzere servise hazır hale getirilir...
Servis aşamasında yine , bizzat şahsen kendi yorumumu katmış bulunmaktayım;)
Çokta şık olduğunu düşündüğüm bu sunumun yardımcı elemanının ismini derhal zikrediyorum; kendisi pişmaniyedir efendim;))
Şerbetle buluşan ve mümkünse bir gece buzdolabında beklemiş olan kurabiyelerimizi pişmaniyelere dolayıp havalı bir görünüm elde edebilirsiniz (bu işlemi ikram aşamasında yapmanız önemle rica olunur zira sizinde akil ettiğiniz üzere pişmaniyelerimiz erir;)))
Şimdiden tüm dostlarımın bayramını en naif duygularımla kutlar sevdikleriyle birlikte cıvıl cıvıl bir bayram temenni ederim;)
Bendeniz'in akibetini soracak olursanız eğer; henüz bilinmiyor çünki sevgili fikir testimin deyimiyle koca kişisi bayram süresince, iş münasebetiye Amerika'da olacaklar biz ise Allah kerim;)))
Sevgili hayat arkadaşım; sanada iyi bayramlar;)
Muhabbetle...
02 Aralık 2008
Serzeniş...
Saftır duygular, tecavüze uğramaz ise; beyhudedir emekler, alınteri katılmamış ise; pembe afaklarda kaybolmaya mahkumdur sezdirilmezse sezgiler...
Dumanlı karanlıklarda kaybolmaya mahkumdur masum gülüşler, özlü deyişler...
Kendisine karşı olan saygısını yitirmiş ve akabindede kendisiyle işbirliği yapıp tüm insanlığa karşı olan saygısını yitirmiş egoizmi kendisine ilke edinmiş istisnai yüreklere bu dökülüşüm...
Hani vardır ya anlarım anlatamam dili bağlı gönlümün bundan çok bizarım işte bu minval üzere yürüsek eğer diyorum ki yazıcam hep yazıcam...Başka türlüsü müşkül ki ne müşkül, hatta müşkülpesent bir vaziyet...
Ey aklına güvenen yürek! Senin aklın daha sözlerine mukayet olamıyor...Aklı sözlerine mukayete yetmezle mübareze edilmez Lakin edilmeli bu yasaksa eğer delinmeli...
Kafdağının ardında mıdır hamaset nereye kaybolmuştur? Yüce gönüllü mucizelerin cenaze namazı ne zaman kılınmıştır ortada yoklar?
Anneler yavrularını bu minval üzere koklar, neneler ümitlerini çıkınlarında saklar... zaman saklama zamanı değil, insanlığı aklama zamanıdır...
Haydi çıkarın yüreklerinizden sevgileri, sezgileri , vergileri saçın altın misüllü kainata...
Düşsün ıztırarlı yüreklere kar tanesi gibi serin, yağmur damlası gibi saf ve temiz, berrak...
Sorsunlar biz kimiz? nereden geldik nereye gideriz?
Koyulsunlar yola enaniyet perdesini soya soya...
Zorluk yok, şekva yok, edepsizlik yok! Olsun bine kadar yok yok yok...
Varolsun varlığa yakışır hasletler; alayiş vede numayiş ile..
Haykırsın evrene!
Evet işte budur! insanoğlunun nüvesi, özü budur! Aslolan budur!
Başlar yastığa koyulunca, işte bu zafer her yerde duyulunca, güller açsın sinelerde ömür boyunca...
Bir demli çay olsam, gönüllere dalsam yedi düvele nam salsam, nam salsamda orada kalsam, muhabbetle yaraları sarsam ahhhh sarsam;)
Bir yüreğin nesi var binlerce yüreğin sesi var!
Son olarak eklemek isterim James Allen'in bir söz dizesini; Hareket; düşüncenin tomurcuklanması, neşe ve keder onun meyvesidir. Ve insan böyle kendi eseri olan acı tatlı meyvelerle yaşar...
Şükran Altun Battal.
Muhabbetle...
25 Kasım 2008
Fırın sütlaç;)
Sevgili muhabbet gönüllüsü dostlarım; yaw ben bugüne kadar bu tarzı niye denememişim hiç bilmiyorum zira fırında yapılan sütlaç evlere şenlikmiş şahsen bizzat şahit olduk;)))
Dışarda yerdik kendilerini lakin evde yapmak külfetli gelirdi hep, bu sefer şeytanın bacağını kırdım ve hemen gidip fırın kabı aldım ve başladım hazırlamaya...
Artık o gün bugündür bizim evde fırın sütlaç nidaları aldı başını gitti;)
Taleplere karşılık veremiyoruz nerdeyse; sipariş sipariş üstüne:)))
Daha fazla gevezelik yapmıyayımda tarife geçivereyim dostlar!
Malzemler;
Ölçüm yok demiştim ya; yine sizler için çalıştım ,didindim bir ölçü çıkartmaya gayret gösterdim işte buyurun;)
1 çay fincanı pirinç
Pirinçlerimiz haşlıycak ölçüde su (sanırım 2 fincan kadar olsa gerek)
1 lt. süt
1 su bardağı şeker
1 çimdik tuz;))
2 yemek kaşığı nişasta
1 paket vanilya
1 adet yumurta
Hazırlanışı;
Yıkanmış pirinçlerimiz bir tencereye alınır ve üzerine su ilave edilip haşlanır, haşlanan ve suyunu çekmiş olan pirinçlerimizin üzerine sütümüz(ılık olursa iyi olur zira) ilave edilir ve kaynamaya bırakılır, kaynayan sütümüz şekerle ve küçük bir kapta sütle seyreltilmiş nişastayla buluşlturulur ve son olarakta vanilyamız ilave edilir ve ocaktan alınır.
Ocaktan aldığımız sütlacımıza henüz daha sıcaklığını kaybetmemiş haldeyken yumurtamız(öyle sarısymış, beyazıymış hiiiiç uğraşmanıza gerek yok sizde göreceksiniz güzelliği vede özelliği) ilave edilir ve hızla, bir mikser yardımı ile çırpılır ( bu kısım önemli, el çabukluğu marifet;)))
Evet sıra en eğlenceli kısımda; hazır vede nazır hale gelen sütlacımız fırın kaplarına itinayla paylaştırılır ve fırın tepsisine dizilir fırının üst gözüne yerleştirlir ki üzeri nar gibi kızarsın diye...
Takriben 180- 200 derece yeterli olacaktır; üzeri kızarınca fırından azat edebilir ve soğumaya bırakabilirsinizn...
Göreceksiniz ki 1 saatin içinde sütlaçlarden eser kalmayacak;)))
Hadi ballar sizlerde bu zevkten mahrum kalmamak için sıvayın kolları! kolay gelsin;)
Afiyet bal şeker; sevgi nizaya beş çeker...
Muhabbetle...
19 Kasım 2008
Söylesem tesiri yok; sussam gönül razı değil! (Fuzuli)
Yüreğimi koymuşlar mezarlık başına; ıssız dehlizlerde kürek çekmekte; savruk, ürkek ve kırgın...neden, niçin diye sormadan; fütursuz ve bir başına, yalın...
Salıncakta bırakmış çocukluk sevinçlerini, oyun parklarından almış coşkulu geleceğini...Fırtınalı geleceğe; zehir saçmış güle, heybetsiz gülüşe gidiyor umarsız belkide duyarsız...
Tutarsız davranışlar sergilemekte günlerdir; Annesinden tokat yemiş akabinde yine Onun şevkatli kollarına sığınmış bir yavru misüllü bir yürek!
Sergüzeşt nağmeler; harf olmuş, kelime olmuş, cümle olmuş...
Söz olmuş, şiir olmuş, yazı olmuş, ders vede dert olmuş yüreğine...
Ders olmuş lakin algıları küflenmemiş ,nasır bağlanmamış, taş gibi kaskatı kesilmemiş olana!
İç hanesinden tenine zümrütler saçmış; aklı ve mantığı özüyle izdivaç yapmış olana...
Diyargam bir o kadar da nerdeyse toplumun gidişatından holigan olmaya temayül gösteren bu yürek; zannedermisin ki bu kadar aciz, garip vede mukavemetsiz!
Hayır elbette ki değil!
Bir silkinse bir kendine gelse;durur mu sanırsın önünde ne haybetli dağlar, ne alev topları, hoyrat denizler!
Yıllar törpülemişse gözyaşlarını, almışsa gözünden; alabilirmiydiki özünden vede sözünden?
Elbet birgün sabah olur, gün ağarır, ağarırda doğuruverir tüm mehasinlerini kayralarını...
Doğum sancılıdır, acılıdır, ızdıraplıdır...lakin sancı çekmeden çocuğun kıymeti bilinemiyeceği gibi zahmetsiz rahmet olamıyacağı gibi;ince sızılar çekmeyen gönüldende kainatı ihata edecek kuvvetli serzenişler çıkmaz çıkamaz...
Sitem dolu sitayişler tatlı bir yavrunun minik kalbinden dudaklarına dökülen bir eda ile munis, yumuşak, ballı ve de zülfiyare dokunanından olmalı ki tesir etsin;)
Ey yürek!
Bela mısın yoksa deva mısın ömrüme?
Belanla deva olacaksan hoşgeldin ömrüme...
Şükran Altun Battal.
Muhabbetle...
12 Kasım 2008
Üçü bir yerde;Safranlı pilav, kıyma ve bulgur izdivaçlı börek ve beşamal soslu tavuk;)
Öncelikle safranlı pilavımdan bahsedeyim sevgili dostlar;
Pilavım için gereken malzemeler;
*1 kase pirinç
*2 kase su
*isteğe bağlı miktarlarda zeytin yağı ve tereyağı karışımı
*yeteri kadar tuzot
*1 çay kaşığı hint safranı(nam-ı diğer zerdeçal)
*bir iki damla limon suyu(işte püf noktası1;)
*ve 1 adet küp şeker(püf noktası 2;)
hazırlanışı; yağımı tencereme koyup yıkanmış pirinçlerimide ilave ediyorum ve şöööle hafifça kavuruyorum, sonrasında suyumu ilave edip tuzot,limon suyu, kesme şeker ve zerdeçalımıda ilave edip önce harlı ateş sonra kısık ateş suyunu çektirme ve havlu ile terini alarak demleme;)
Sarı renkli çok şık bir pilav elde ediyoruz zira sağlığıda ekstrası;)
Zerdeçelın faydalarınıda saymama bilmem gerek var mı?
Böreğime gelince; normal yufka böreklerinden hani içerisinde; yoğurt, yumurta ve meden suyu, yağ karışımı olan harçla zenginleştirilen ve içinede arzu edilen malzemelerden koyulan bir börek, tek farkım; kıymayı soğanla kavurduktan sonra içine ince bulgur(kıymayı ateşten hafif sulu indirip kıyma miktarına uygun oranda bulguru koydum ki sıcağıyla pişti;) vede ceviz ilave etmek oldu inanın çokta lezzetli oldu sevgiyle tavsiye olunur;)
Başemal soslu tavuğuma gelince;
Soğan, sarımsak, tavuk ,patates, havuç ve bezelye(sebzeler birbirine yakıştığı middetçe zenginleştirilebilir;)
Baharat olarak az biraz biberiye ,tuz ,karabiber ilave ettim.
Ve soteledim sonrasında bir borcama yaydım üzerinede beşamale sosumu(1lt.süt,1su bardağı un,tuz ve sıvı yağ;un yağ yardımıyla kavrulsun kokusu çıksın ve süt yavaş ve seri çırpmalar yardımı ile ilave edilsin) ve kaşarımı ilave ettim ve fırına gönderdim hafif pembeleşen yemeğimi aldım ve muhabbetle sevdiklerime ikram ettim;)
Çiçek bahçemin nadide çiçekleri, muhabbet gönüllüsü dostlarım sizlere birşey itiraf etmek isterim;
Hazırmısınız?
Evet sanırım hazırsınız;)
Bendeniz aslında yemek yaparken pek ölçü kullanmam ve şahsi yorumumu illaki katarım;) bu bakımdan sizlere ölçülü tarif vermek bebişim dolayısıyla zamanımı aldığından dolayı bugün böyle irticali bir yazı yazdım umarım beni affedersiniz;)
Sormak istenilen ve anlaşılamayan noktalarda yardım için her daim burdayım hazır ve de nazırım;)
Muhabbetle afiyet bal şeker...
03 Kasım 2008
Şükran' ın Rüyası ;)))
Sevgili dostlar farkındayım hep tatlı hep tatlı nereye kadar diyorsunuz lakin ben ne yapayım:(
Tatlı canavarıyız ma aile...
Şu pastanın albeniisine bakıpta tatmamak ne mümkün öyle değil mi Şükran'ın rüyasının gurmeleri?;)
Tarifte pek bir pratik hemen yap hemen ye;)
Pandispanyası için
Malzemeler;
4 adet yumurta
1 su bardağı şeker
1,5 su bardağı un
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya;)
Kreması için;
1 lt. süt
1 su bardağı un
vanilya
1 su bardağı şeker
1 paket labne peyniri
Sosu için;
Rondodon çekilmiş kırmızı erik; az şekerle kaynatılmış(tabi hanımlar önceden hazırlamış hamarat bayan olarak derindondurucudan çıkarttım ve kullandım;)))soğuduktan sonra paketleyip derin dondurucuya atılmışından...
Öncelikle pandispanyasını hazırladım (artık bilindiği üzere; yumurta ve şeker kar haline gelinceye kadar mikserle önce düşük sonra hızlı devirde çırpılır, sonra elenmiş unumuz ve kabartma tozumuz yavaş yavaş karışıma ilave edilir(burası önemli çünkü bu aşamada az çırpılacak daha garanti bir verim alabilmek için)en sonunda da vanilyamızı koydukmu tamadır...yaplanmış vede unlanmış yuvarlak kalıbımıza dökülür ve önceden ısıtılmış 180 derecelik fırına kabarsında pandispanya olmanın gururunu yaşasın diye fırına gönderilir;)
İkinci aşamada kremamız;süt un muhallebi kıvamına gelinceye dek pişirilir, şeker ilave edilir bir iki blöp daha kaynatılır ve inmeye yakın labneyi de koyduk mu işlem tamamdır;) ocaktan indirelim ve mikserle hızlı devirde çırpalım taki göz göz olana kadar...
Soğuyan ve ortadan ikiye kesilen pandispanyamızı az biraz erik suyu yada herhangibir meyve suyuyla ıslatalım, kremamızı dökelim(arasına arzu edilen ve birbirine yakıştığına inandığınız meyvelerden mix yapalım,üzerinede aynı şekilde muamele yapalım ve sosumuzla, meyvelerimizle süsleyelim veeee muhabbet gönüllüsü gurmelere tattıralım;)
Afiyet bal şeker; sevgi nizaya beş çeker;)
Muhabbetle...
01 Kasım 2008
Sünger kek nam- ı diyer Sünger bobs;)))
Amanııın kekimiz pek bir cazip geldi zira tutamıyorum bizim veletleriiii!;)))
Tarife geçeyimde sevgili blogcu dostlarımda tadına baksınlar;)
Malzemeler;5 yumurta
1 su bardağı şeker
1 su bardağı un+3 çorba kaşığı un
1 çay kaşığı soda
1 limon kabuğu rendesi
yarım limonun suyu
Hazırlanış;
Şekerle yumurta bir güzel çıpılır sonrasında limonun suyu ve de kabuğu ilave edilir ve takrar çırpılır. Unla sodayı karıştır ve eleyerek üzerlerine ilave et takrar çırp ve yağlanmış vede unlanmış kalıba itinayla dök. İstenirse şayet yarısı kakao ile karıştırılır ve yarı yarıya kalıba dökülür;)
Ki ben öööle yaptım afiyet olsun ballar;)
Muhabbetli bir hafta sonu diliyoruuuuum;)
29 Ekim 2008
22 Ekim 2008
Geç kalınmış kış hazırlıklarından bir bukle...
Sevgili dostlar aslında bu hazırlıklar bir ay öncesinde tamamlanmıştı lakin yayınlamak şimdi kısmet oldu:(
Bloğum son zamanlarda pek bir öksüz kaldın ammaaaa artık yeter seninle daha fazla ilgilenmeye çalışacak bu yürek;)
Kırmızı biberleri her türlü tüketmek mümkün ve dekoratif olması hasebiyle bendeniz pek bir severim kendilerini...
İşte bu yüzdendir ki ilk işim kendilerini satın alıp en pratik yöntemle; yani yıkayıp fırın tepsisine( şekil a da görüldüğü üzere;) dizip fırınlamak oldu, inanın bana soyması pek bir suhuletli;)
Soyup doğradığım biberlerimi poşetleyip derin dondurucuya gönderdim.
Yine domateslerimide yıkayıp, temizleyip rondodan geçirdim ve poşetledim hooop onlarda aynı akıbete maruz kaldılar; müebbet olmasada derin dondurucuya şimdilik gönderildi;)
Hepinizi muhabbetle öpüyorum...
15 Ekim 2008
Kış aylarına mukavemetli girebilmenin uzman dilinden püf noktaları ! u
Yaz sıcaklarının yerini serin havaya bıraktığı bugünlerde, soğuk algınlığına karşı çok dikkatli olmak gerekiyor. Diyetisyen Yeşim Çelik; kış hastalıklarından korunmak isteyenlere rezene ya da kekik çayını öneriyor..
Memorial Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü'nden Diyetisyen Yeşim Çelik, kışın hastalıklardan korunmak için özellikle bol bol sıvı tüketilmesini öneriyor. Sıcak içecekler kadar, su tüketimine de önem verilmesi gerektiğini belirten Çelik, metabolizmanın kışa nasıl hazırlanması gerektiği hakkında önemli bilgiler verdi:
DÜZENLİ SPOR YAPIN
Düzenli spor yapmaya özen gösterin. Spor metabolizmanızı çalıştırmanın yanında, sizi psikolojik olarak rahatlatıp daha rahat diyet yapmanızı sağlar. Özellikle tempolu yürüyüşler, bisiklete binmek ve yüzmek mutluluk hormonu salgısını artırarak; sizi rahatlatır.
KAHVALTISIZ OLMAZ!
Metabolizmanızı iyi çalışır duruma getirmek için güne mutlaka kahvaltı yaparak başlayın. İyi bir kahvaltı ile güne başlamak hem direncinizi koruyacak, hem de diyetin yapılabilirlik oranını artıracaktır.
5 PORSİYON MEYVE
Hastalık riskinin arttığı bu dönemde, soğuk algınlığından korunmak için antioksidan içeriği yüksek olan yeşil yapraklı sebzeleri tüketin. Meyve alımını ise; günlük 4-5 porsiyonda tutun. Portakal, mandalina, nar ve kivi tüketin.
IHLAMUR İÇİN
Sıvı alımınızı artırın. Ekinezya, yeşil çay, kuşburnu, ıhlamur, rezene, anason ve kekik çaylarını soğuk algınlıklarından korunmak için içebilirsiniz.
GÜNDE 2.5 LİTRE SU!
Su vücudumuzdaki bütün metabolik reaksiyonların temel direğidir. Kışın su kaybı daha az olduğu için susama hissi azalır. Ancak su ihtiyacınızı yine de karşılamanız gerekir. Kışın metabolizmanızı çalıştırmak için susamasanız bile, günde 2.5 litre su tüketmeniz gerekir.
UCUZ SEBZE YİYİN
Kışın en ucuz olan sebze ve meyveleri bol bol yiyin. Narenciye yani portakal, mandalina, greyfurt, havuç, kivi, lahanagiller, karnabahar, lahana, brokoli, brüksel lahanası, yeşil yapraklı sebzeler, maydanoz, tere ve ıspanak A ve C vitamininden zengindir. Meyve suları yerine meyveyi direkt tüketmek, C vitamininden daha fazla yararlanmamızı sağlar.
SALATA YEMEK ŞART!
Greyfurt suyunun bazı ilaçlarla beraber alınması ilacın işlevini azaltıp, artırabildiği için özellikle hipertansiyon, diyabet veya depresyon ilaçları kullananlar; bu ilaçları greyfurt suyuyla almamalıdır. Salata ve sebze yemeklerini ana öğünlerinizde mutlaka bulundurmalısınız.
DÜDÜKLÜDE PİŞİRİN
Sebze yemeklerini pişirirken C vitamini kaybını azaltmak için sebzeleri önce yıkayıp sonra büyük parçalar halinde doğramak, haşlama sularını dökmemek, düdüklü tencerede pişirmek ve taze olarak tüketmek gerekir.
LİFLİ GIDA ALIN
Günlerin kısalması ve havaların soğuması ile birlikte, fiziksel aktiviteler azalır. Lifli besinlerin tüketiminin de azalması sonucu kabızlık kendini gösterir. Bu nedenle kış mevsiminin vazgeçilmez yiyeceklerinden kurubaklagillerin, kepekli tahılların, esmer ekmek, bulgur, kepekli makarna, pirinç, erişte, un ve özellikle C vitamininden zengin sebze ve meyvelerin tüketimine ağırlık verilmelidir. Günde 10-14 bardak su içilmesi de kabızlığı önlemeye yardımcı olacaktır.
YAĞI SONRA EKLEYİN
Yemeklerde kullanacağınız sıvı yağın yararlılığı açısından, yağı yemeğe piştikten sonra ilave etmeyi tercih etmelisiniz. Yemekler zaten yağ ile pişirilmektedir. Et, süt, yoğurt, peynir, yumurta ve yağlı tohumların içerisinde de yağ bulunmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta; kızartma ve kavurma işlemlerinden kaçınmak, ekmeğe yağ sürmemek ve zeytinyağını bile aşırı miktarlarda kullanmamaktır. Sonuçta; sadece bir gram yağın 9 kilo/kalori enerji içerdiği kesinlikle unutulmamalıdır.
Kış aylarında alerjiden nasıl korunuruz?
Kaloriferlerin yakıldığı, halıların serildiği, battaniyelerin ve yünlü giysilerin çıkarıldığı kış aylarında alerji derdi de başlıyor! Rahat nefes almak, aksırıp tıksırmamak, elinizde mendille dolaşmamak istiyorsanız; kış aylarında çok uzun vakit geçireceğiniz evinizde, basit ama etkili önlemler alarak alerjiden korunabilirsiniz. Medical Park Bahçelievler Hastanesi'nden Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Uzmanı Dr. Ahmet Selvi; kış aylarında alerjiden korunmanın yollarını anlattı:
HALI YERİNE KİLİM ALIN!
* Halılarınızı yıkanabilir kilimlerle değiştirin. Kilimlerinizi sık sık vakumla temizleyin.
* Yastık kılıfı, çarşaf ve nevresim takımlarınızı haftada en az bir kez değiştirin. Yüksek sıcaklıkta yıkayın ve alerjik olmayan plastik hurçlarda saklayın.
* Nemli ve rutubetli ortamlar, mantarlar ve küfler; alerji ve astımı tetikleyen faktörlerdir.
* Banyo, tuvalet, bodrum katları gibi ortamlar; mantar ve küflerle yoğun bir şekilde kirlenir. Yeterince temizlenmeyen ve bakımı yapılmayan nemlendirme ve soğutma sistemlerinde çok kolay ürerler.
* Banyo ve tuvalet gibi ortamlarda halı ve tüylü parçalar kullanmaktan mutlaka kaçının. Nemli, rutubetli ve kötü kokan halılardan kurtulun.
MUSLUKLARI TAMİR EDİN
* Banyo ve tuvaletlerde köşeleri ve lavabo altlarını çamaşır suyu ile temizleyin. Sızıntı yapan, yüzeyin sürekli ıslak ve nemli olmasına neden olan çamaşır makinesi, lavabo, su boruları ve muslukları onarın. Havayı temizlemesi için klima da kullanabilirsiniz.
* Evde beslenen hayvanlar da önemli bir alerji nedenidir. Hayvanların tüyleri, dışkı, idrar ve salyaları ile beslenmelerinde kullanılan mamalar; alerjiye neden olabilir. Ev hayvanlarınızı yatak odanızdan ve alerjik kişilerin uzun süre vakit geçirdikleri yerlerden mutlaka uzak tutun.
Memorial Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü'nden Diyetisyen Yeşim Çelik, kışın hastalıklardan korunmak için özellikle bol bol sıvı tüketilmesini öneriyor. Sıcak içecekler kadar, su tüketimine de önem verilmesi gerektiğini belirten Çelik, metabolizmanın kışa nasıl hazırlanması gerektiği hakkında önemli bilgiler verdi:
DÜZENLİ SPOR YAPIN
Düzenli spor yapmaya özen gösterin. Spor metabolizmanızı çalıştırmanın yanında, sizi psikolojik olarak rahatlatıp daha rahat diyet yapmanızı sağlar. Özellikle tempolu yürüyüşler, bisiklete binmek ve yüzmek mutluluk hormonu salgısını artırarak; sizi rahatlatır.
KAHVALTISIZ OLMAZ!
Metabolizmanızı iyi çalışır duruma getirmek için güne mutlaka kahvaltı yaparak başlayın. İyi bir kahvaltı ile güne başlamak hem direncinizi koruyacak, hem de diyetin yapılabilirlik oranını artıracaktır.
5 PORSİYON MEYVE
Hastalık riskinin arttığı bu dönemde, soğuk algınlığından korunmak için antioksidan içeriği yüksek olan yeşil yapraklı sebzeleri tüketin. Meyve alımını ise; günlük 4-5 porsiyonda tutun. Portakal, mandalina, nar ve kivi tüketin.
IHLAMUR İÇİN
Sıvı alımınızı artırın. Ekinezya, yeşil çay, kuşburnu, ıhlamur, rezene, anason ve kekik çaylarını soğuk algınlıklarından korunmak için içebilirsiniz.
GÜNDE 2.5 LİTRE SU!
Su vücudumuzdaki bütün metabolik reaksiyonların temel direğidir. Kışın su kaybı daha az olduğu için susama hissi azalır. Ancak su ihtiyacınızı yine de karşılamanız gerekir. Kışın metabolizmanızı çalıştırmak için susamasanız bile, günde 2.5 litre su tüketmeniz gerekir.
UCUZ SEBZE YİYİN
Kışın en ucuz olan sebze ve meyveleri bol bol yiyin. Narenciye yani portakal, mandalina, greyfurt, havuç, kivi, lahanagiller, karnabahar, lahana, brokoli, brüksel lahanası, yeşil yapraklı sebzeler, maydanoz, tere ve ıspanak A ve C vitamininden zengindir. Meyve suları yerine meyveyi direkt tüketmek, C vitamininden daha fazla yararlanmamızı sağlar.
SALATA YEMEK ŞART!
Greyfurt suyunun bazı ilaçlarla beraber alınması ilacın işlevini azaltıp, artırabildiği için özellikle hipertansiyon, diyabet veya depresyon ilaçları kullananlar; bu ilaçları greyfurt suyuyla almamalıdır. Salata ve sebze yemeklerini ana öğünlerinizde mutlaka bulundurmalısınız.
DÜDÜKLÜDE PİŞİRİN
Sebze yemeklerini pişirirken C vitamini kaybını azaltmak için sebzeleri önce yıkayıp sonra büyük parçalar halinde doğramak, haşlama sularını dökmemek, düdüklü tencerede pişirmek ve taze olarak tüketmek gerekir.
LİFLİ GIDA ALIN
Günlerin kısalması ve havaların soğuması ile birlikte, fiziksel aktiviteler azalır. Lifli besinlerin tüketiminin de azalması sonucu kabızlık kendini gösterir. Bu nedenle kış mevsiminin vazgeçilmez yiyeceklerinden kurubaklagillerin, kepekli tahılların, esmer ekmek, bulgur, kepekli makarna, pirinç, erişte, un ve özellikle C vitamininden zengin sebze ve meyvelerin tüketimine ağırlık verilmelidir. Günde 10-14 bardak su içilmesi de kabızlığı önlemeye yardımcı olacaktır.
YAĞI SONRA EKLEYİN
Yemeklerde kullanacağınız sıvı yağın yararlılığı açısından, yağı yemeğe piştikten sonra ilave etmeyi tercih etmelisiniz. Yemekler zaten yağ ile pişirilmektedir. Et, süt, yoğurt, peynir, yumurta ve yağlı tohumların içerisinde de yağ bulunmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta; kızartma ve kavurma işlemlerinden kaçınmak, ekmeğe yağ sürmemek ve zeytinyağını bile aşırı miktarlarda kullanmamaktır. Sonuçta; sadece bir gram yağın 9 kilo/kalori enerji içerdiği kesinlikle unutulmamalıdır.
Kış aylarında alerjiden nasıl korunuruz?
Kaloriferlerin yakıldığı, halıların serildiği, battaniyelerin ve yünlü giysilerin çıkarıldığı kış aylarında alerji derdi de başlıyor! Rahat nefes almak, aksırıp tıksırmamak, elinizde mendille dolaşmamak istiyorsanız; kış aylarında çok uzun vakit geçireceğiniz evinizde, basit ama etkili önlemler alarak alerjiden korunabilirsiniz. Medical Park Bahçelievler Hastanesi'nden Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Uzmanı Dr. Ahmet Selvi; kış aylarında alerjiden korunmanın yollarını anlattı:
HALI YERİNE KİLİM ALIN!
* Halılarınızı yıkanabilir kilimlerle değiştirin. Kilimlerinizi sık sık vakumla temizleyin.
* Yastık kılıfı, çarşaf ve nevresim takımlarınızı haftada en az bir kez değiştirin. Yüksek sıcaklıkta yıkayın ve alerjik olmayan plastik hurçlarda saklayın.
* Nemli ve rutubetli ortamlar, mantarlar ve küfler; alerji ve astımı tetikleyen faktörlerdir.
* Banyo, tuvalet, bodrum katları gibi ortamlar; mantar ve küflerle yoğun bir şekilde kirlenir. Yeterince temizlenmeyen ve bakımı yapılmayan nemlendirme ve soğutma sistemlerinde çok kolay ürerler.
* Banyo ve tuvalet gibi ortamlarda halı ve tüylü parçalar kullanmaktan mutlaka kaçının. Nemli, rutubetli ve kötü kokan halılardan kurtulun.
MUSLUKLARI TAMİR EDİN
* Banyo ve tuvaletlerde köşeleri ve lavabo altlarını çamaşır suyu ile temizleyin. Sızıntı yapan, yüzeyin sürekli ıslak ve nemli olmasına neden olan çamaşır makinesi, lavabo, su boruları ve muslukları onarın. Havayı temizlemesi için klima da kullanabilirsiniz.
* Evde beslenen hayvanlar da önemli bir alerji nedenidir. Hayvanların tüyleri, dışkı, idrar ve salyaları ile beslenmelerinde kullanılan mamalar; alerjiye neden olabilir. Ev hayvanlarınızı yatak odanızdan ve alerjik kişilerin uzun süre vakit geçirdikleri yerlerden mutlaka uzak tutun.
06 Ekim 2008
Mutlu bir bayramın ardından...
Sevdiklerle kutlanan tatlı telaşlı bir bayramı daha nihayetlendirdik...
Siz sevgili muhabbet gönüllüsü dostlarımın geçmiş lakin tadı damağımızda kalmış bayramlarını en yüce duygularla tebrik eder daha nice latif bayramları sevdiklerinizle geçirmenizi temenni ederim iş ki mutluluk acıyla, savaşla, açlıkla, felaketle gölgelenmesin...
Yine ocaklara ateş düştü, yine ciğerlerimiz dağlandı ve yine sabi-sübyanlar öksüz hanımların boynu bükük kaldı...
Söylenecek çok kelam var lakin ciğer yanık, dimağ duruk!
Bu bakımdan sözü söz ustasına bıraktım buyurunuz efendim...
Cehennemde olsa gelen,gögsümüzde söndürürüz
Bu yol ki hak yoludur dönmek bilmez yürürüz
Düşermi tek taşı sandın harimi namusun
Meğerki harbe giden son nefer şehid olsun.
şu karsımızda mahser kudursa çıldırsa
Denizler ordu! bulutlar donanma yağdırsa.
Bu altımızdaki yerden bütün yanardağlar
Taşıpda kaplasa afakı bir kızıl sarsa,
Degilmi cephemizin sinesinde iman bir
Sevinme bir ,aci bir ,gaye aynı vicdan bir;
Degilmi ortada bir sine çarpıyor yılmaz
Cihan yıkılsa "emin ol bu cephe sarsılmaz"!
“zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevmem,
gelenin keyfi için, geçmişe kalkıp sövemem
biri ecdadıma saldırdı mı... hatta boğarım boğamazsın ki..
hiç olmazsa yanımdan kovarım
üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam
hele hak namına haksızlığa ÖLSEM tapamam”
Mehmet Akif ERSOY
22 Eylül 2008
Köstebek pasta;)
Malzemeler;
Hamuru için;
4 adet yumurta
1 su bardağı şeker
1 çay bardağı süt
Yarım çay bardağı sıvı yada eritilmiş soğutulmuş katı yağ
1,5-2 su bardağı un (unun markasına göre değişiyor)
1 küçük paket kakao (hani şu 3 yemek kaşığına mukabil olanlardan)
1 paket kabartam tozu
1 paket vanilya
Kreması için;
5 su bardağı süt
1 su bardağı un
1 su bardağı şeker
1 yemek kaşığı tereyağı yahut margarin
1 paket krem şanti
1 çay bardağı damla çikolata
mevsim meyvelerinden canınız hangisini arzu ederse;) ( ben şeftali koydum)
Hazırlanış;
oda ısısındaki pandispanya hamuru malzemelerimizi sırasıyla bir güzel köpürtelim (şeker, yumurtaya öncelik verip köpürttükten sonra diğer malzemeler ilave edilir)
Fırın tepsisine yayılır ve pişirilmek üzere gönderilir (150derece)
Diğer taraftan krememızı hazırlayalım ne yapalım; sütü, unu, kakaoyu pişirelim kaynamaya yakın şekerimizi ilave edelim sonrasında ocaktan alalım ve margarinimizle bir güzel mikserle çırpalım; bir kapta az bir sütle ıslatılmış krem şantimizide ilave edelim ve çırpmaya devam edelim katı bir krema elde etmiş olacağız bu sayede ki tek atımlık hazırlıyacağımız köstebekler dağılmasın;)kremamız soğuyunca içine meyvelerimizden dilimleyip damla çikolatayla buluşturalım.
2. aşama;
pişen kekimiz soğuduktan sonra istenilen büyükliğe göre su bardağı yahut çay bardağı yerdımıyla yuvarlaklar elde edelim, kenarlarınıda daha sonra üstlerine bulamak için rondodan çekelim. Yuvarlaklarımızın üzerine soğuyan kremamızdan koyalım ve rondodan geçirdiğimiz kek parçalarınıda üzerini kaptacak şekilde form verelim veee sevdiklerinizle paylaşılmak üzere afiyet olsun deyiverelim;)
Kadınlar giderse..
Kadınlar gittiklerinde, arkalarında daha büyük boşluklar bırakırlar.
Onlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde yetim-öksüz kalan çok olur.
Mutfaktaki dolap, perdeler, kavanozun içindeki eski düğmeler, özenle saklanmış küçülmüş giysiler, dolap diplerindeki kurdeleler... Sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar, yetim kalmıştır tabaklar.
Bir kadın gittiğinde hep suyu unutulur saksıların.
Sık sık boynunu büker sarıkız.
O teki kalmış eski bardağın anlamını bilen olmaz, değerini kimse anlayamaz krom hac tasının.
Balkon artık sessizdir, koridor kimsesiz.
Hep böyle olur; bir kadın gittiğinde; övgüler, uyarılar, yakınmalar, dualar yetim kalır.
Kapı eşiğindeki 'Dikkat et' duyulmaz, annesi gitmiştir 'Geç kalma'nın.
Kadınlar, arkalarında büyük boşluklar bırakarak giderler.
Bir kadın gittiğinde pek çok kişi gitmiştir aslında.
Ve bir kadın gittiğinde pek çok yetim bırakmıştır arkasında.
Bir kadın gittiğinde ne çok kişi gider aslında; bir ağır işçi, bir temizlikçi, bir bakıcı, bir bahçıvan, bir muhasebeci...
Bir anne gider...
Bir dost...
Bir arkadaş...
Bir sevgili...
Ne çok kişi yok olur bir kadın gittiğinde...
Minik Cadım izin verirse tarif en kısa zamanda hizmetinizde sevgili dostlar;))
14 Eylül 2008
Kabak çiçeği ve sütlü biber dolması;)
Dolmalar...
kültürümüzün vazgeçilmez lezzetlerindendir kendileri her şekle itinayla sokulur işte bunlardan iki tanesiyle başbaşa bırakıyorum sizleri...
İlki Ege yöresine ait bir lezzet; kabak dolması
İkincisi ise Daha çok göçmenlere ait olduğu söylenen Sütlü biber dolması...
Bizim sarı kızımız sabahın erken saatlerinde kalkmışta tıpkı kendisi gibi sarı taze kabak çiçekçiklerini toplayıvermiş bakın hele;)))
EEE Bizede bu saatten sonra bi zahmet hazırlayıp pişirivermek düşer öyle değil mi sevgili dostlar?
Kabak çiçeği dolması için ihtiyaç listesi;
25-30 adet taze kabak çiçeği
Her kabak çiçeği için 1 tatlı kaşığı pirinç
yarım demet dere otu
yarım demet taze nane
yarım demet maydanoz
5-6 sap taze soğan
1 orta boy kuru soğan
3 adet büyük domates
1 çay bardağı zeytinyağı
1 tatlı(silme) kaşığı toz şeker
Kafi miktarda karabiber, kırmızıbiber ve tuz;)
Hazırlanışı;
Akbük gürçamlar beldesinden, bahçemizden itinayla toplamış olduğumuz kabak çiçeklerimizin iç kısımlarındaki ellerimizi boyayan tohum şeklindeki aparatlar el yada kaşık yardımı ile temizlenir ayrı bir kapta hazırlamış olduğumuz dolmalık iç harcımız tek tek çiçeklerimizin içine doldurulur, ağızları büzülür ve sıkışık bir şekilde tenceremize dizilir, üzerini geçecek şekilde su az birazda parlak olsun derseniz zeytinyağı ilave edilir ve yumuşayıncaya kadar pişirilir.
Piştikten sonraki görüntüsü ve lezzeti midye dolması gibi olan bu şık dolmacıklar anında izale edildiği için tabaktaki görüntüsü sizlere ulaşaşmamıştır üzgünüm;(
Sütlü biber dolmasına gelince;
Sevgili dostlar ister etli ister zeytinyağlı olsun(bizimkisi zeytinyağlıdır;) dolmalık harcımız bilinen dolmalık harçlardan olup keyfe keder hazırlanır tek farkımız işlem bittikten sonra göveç kabına yerleştirilir ve üzerine 1 lt kadar süt ilave edilerek fırına gönderilir.
Üzeri nar gibi kızaran dolmalarımız mümkünse sıcak servis edilir.
Afiyet olsun, sofralarınız bereketle dolasun emiiiii;)
Muhabbetle...
kültürümüzün vazgeçilmez lezzetlerindendir kendileri her şekle itinayla sokulur işte bunlardan iki tanesiyle başbaşa bırakıyorum sizleri...
İlki Ege yöresine ait bir lezzet; kabak dolması
İkincisi ise Daha çok göçmenlere ait olduğu söylenen Sütlü biber dolması...
Bizim sarı kızımız sabahın erken saatlerinde kalkmışta tıpkı kendisi gibi sarı taze kabak çiçekçiklerini toplayıvermiş bakın hele;)))
EEE Bizede bu saatten sonra bi zahmet hazırlayıp pişirivermek düşer öyle değil mi sevgili dostlar?
Kabak çiçeği dolması için ihtiyaç listesi;
25-30 adet taze kabak çiçeği
Her kabak çiçeği için 1 tatlı kaşığı pirinç
yarım demet dere otu
yarım demet taze nane
yarım demet maydanoz
5-6 sap taze soğan
1 orta boy kuru soğan
3 adet büyük domates
1 çay bardağı zeytinyağı
1 tatlı(silme) kaşığı toz şeker
Kafi miktarda karabiber, kırmızıbiber ve tuz;)
Hazırlanışı;
Akbük gürçamlar beldesinden, bahçemizden itinayla toplamış olduğumuz kabak çiçeklerimizin iç kısımlarındaki ellerimizi boyayan tohum şeklindeki aparatlar el yada kaşık yardımı ile temizlenir ayrı bir kapta hazırlamış olduğumuz dolmalık iç harcımız tek tek çiçeklerimizin içine doldurulur, ağızları büzülür ve sıkışık bir şekilde tenceremize dizilir, üzerini geçecek şekilde su az birazda parlak olsun derseniz zeytinyağı ilave edilir ve yumuşayıncaya kadar pişirilir.
Piştikten sonraki görüntüsü ve lezzeti midye dolması gibi olan bu şık dolmacıklar anında izale edildiği için tabaktaki görüntüsü sizlere ulaşaşmamıştır üzgünüm;(
Sütlü biber dolmasına gelince;
Sevgili dostlar ister etli ister zeytinyağlı olsun(bizimkisi zeytinyağlıdır;) dolmalık harcımız bilinen dolmalık harçlardan olup keyfe keder hazırlanır tek farkımız işlem bittikten sonra göveç kabına yerleştirilir ve üzerine 1 lt kadar süt ilave edilerek fırına gönderilir.
Üzeri nar gibi kızaran dolmalarımız mümkünse sıcak servis edilir.
Afiyet olsun, sofralarınız bereketle dolasun emiiiii;)
Muhabbetle...
08 Eylül 2008
Tatlı telaşlarımız;)))
Selam sizlere muhabbet gönüllsü dostlarım; nasılsınız her biriniz afiyettesinizdir inşallah;)
2,5 ay olmuş paylaşımlara ara vereli bundandır sebeb sizleri ziyadesiyle özlemiş bulunmaktayım...
Amaaaaaaaaa işte geldim burdayım ben bu işte ustayım!;))))
Düğün telaşı, tatil telaşı eve dönüş ve evi hale yola sokma telaşı derken şimdide okul telaşımız başlamıştır hayırlı uğurlu olsun tüm veli ve öğrencilere...
EEEE malum birde yaşını doldurmuş hatti zatında herşeye pek bir meraklı kızımız var o ayrı bir telaş;)
Hani derler ya Allah sağlık versin hepsinin üstesinden geliniyor iş ki hayat uğraşları , hayat zevkleriyle bir yürütülebilsin...
Her birinize ayrı ayrı hayılrı Ramazanlar diliyor ve muhabbetle kucaklıyorum şimdilik kısa bir özet ilerleyen günlere kısmetse teferruata gireriz hepbirlikte;)
22 Temmuz 2008
Bileceksin;)
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin
Cenneti de gördüm cehennemi de
Öyle bir aşk yaşadım ki
Tutkuyu da gördüm pes etmeyi de
Bazıları seyrederken hayatı en önden
Kendime bir sahne buldum oynadım
Öyle bir rol vermişler ki
Okudum okudum anlamadım
Kendi kendime konuştum bazen evimde
Hem kızdım hem güldüm halime
Sonra dedim ki 'söz ver kendine'
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin
Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin
Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin
Öyle bir hayat yaşadım ki, son yolculukları erken tanıdım
Öyle çok değerliymiş ki zaman
Hep acele etmem bundan; anladım...
F.NIETZSCHE
05 Temmuz 2008
Akdeniz salatası ve kolay kumpir;)
Malzemelerimiz; Yazlık seri, yani; domates, taze soğan, maydanoz, taze biber, kaşar loru, çörek otu, olmazsa olmaz zeytin yağımız ve tuz az birazda(isteğe bağlı nar ekşisi)
Veee gönlünüzce süsleme;)))
Kumpirimizde şekil b de görüldüğü üzere; haşlanmış ve ezilmiş patates, zeytin yağı, tuz harmanlanır ve kişi adedine göre hazırlanan kaba özenle bastırarak yayılır, bir kaşık yardımıyla oyuklar açılır ve bu oyuklara hazırlanan kumpir malzemeleri; salam, sosis, zeytin, garnitür(havuç, bezelye, mısır) v.b bir kaşık hamlesiyle koyulur ve üzerine bol kaşar peyniri rendelenir ve iki üç dakika mikrodalgada çevrilir ki kaşarlarımız eriyversin;)
Fırından çıkardığımız kumpirimizi afiyetlendirmek size kalmış ister ketçap ister mayonez ister ise yoğurt;)
Sağlıcakla kalınız dostlar...
26 Haziran 2008
Kavunlu Parfe;)
Malzemeler;
1 kutu krem şanti
1 bardak süt
1,5 yemek kaşığı şeker
İçine;mevsim meyvaları (bizim parfemiz kavunlu)
1 kase burçak bisküvi
Yarım kase fındık yada ceviz
1 avuç kadar damla çikolata
Üzeri için;
çikolata sos hazırlayabilirsiniz şöyle ki;
1 bardak su
2 çorba kaşığı şeker
2 çorba kaşığı kakao
1 tatlı kaşığı nişasta
Ve arzuya göre süsleme;)
Üzerinde ki süslememiz; dondurma kaşığı kullanılarak kavundan oyularak alınmış ve üzerine nane yaprakları kondurulmuş bir toptur;)
Çok şık değil mi?
Afiyet olsun serin serin yaz akşamlarına damgasını vursun;)
Muhabbetle...
13 Haziran 2008
İrmik Dolması;)
Selam sevgili dostlar!
Dolmamız dolma gibi görünse de aslında tatlıdır kendileri...
Diyarbakır'lı dostlar iyi bilirler...
Vereyim tarifimi;
Malzemeler:
*1 adet yumurta
*1,5 su bardağı irmik
*2 çorba kaşığı yoğurt
*2 çorba kaşığı sıvı yağ
*1 çay şaşığı karbonat
Kızartmak için; sıvı mümkünse ayçiçek;)
Şerbeti için; 2 su bardağı şeker
2 su bardağı su
Şekerlenmemesini istiyorsanız şayet limon suyu;)
Efendim malzemleri bir güzel halli hamur edip sıkıp dolma şekli verelim ve kızgın yağda kızartalım ; önceden hazırlamış ve soğutmuş olduğumuz şerbetin içine atalım, şerbetini çektikten sonra istediğimiz ve sevdiğimiz ıvır zıvırla servis edelim;))
Hadi bakalım kolay gelsin ve de afiyet olsun!
Muhabbetle...
Not; Sayfa yapımı düzenlemeye çalışıyorum bu bakımdan bazı aksaklıklar oluyor mazur görünüz efendim;(
Temsil misal: resim koyamamak gibi;)
En kısa zamanda dolmalarımızın resminide koyucam inşallah!
27 Mayıs 2008
Çatlak poğoça ve kır pidesi;)
Efendim işte geldi tarif sıcak sıcaaaak;)
Malzemeler;
*1 su bardağı yoğurt
*1 su bardağı sıvı yağ
*2 adet yumurta(oda ısısında olursa tercihimiz)
*1 tatlı kaşığı karbonat
*tuz
*Poğoça kıvamı verebilecek kadar un;)
İçine;
*1 adet kuru soğan
*250 gr. kadar kıyma
*ince kıyılmış maydanoz (yarım demet yeterli olabilir)
*1 Çorba kaşığı teryağı, tuz, kara biber ve arzu edilen diğer baharatlar;)
Hazırlanış;
İnce kıyılmış soğanlar tereyağında pembelştirilir sonrasında kıyma ilave edilir ve kavurmaya devam edilir ardındanda maydanoz ve hop soğuması için yan tarafa;)
Derin bir kaba; un,tuz ve karbonat birlikte koyulur ortası açılır sırasıyla; yumurtalar, sıvı yağ ve yoğurt koyulur bebek topuğu yumuşakklığındaki hamurumuz elde edildikten sonra minik parçalar koparılır ve ortasına harcımızdan istenilen ölçüde bırakılır , poğoça formu verilir,üzerine yumurta sarısı ve çörek otu sürülür ve tepsiye dizilir akabinde de 170 derecelik fırına 40 dakika pişmesi için gönderilir...
Kokusu gelmiştir umarım;))
Sonrası mis misssssss...
Kır Pidesi Malzemeleri
5 Su bardağı un
yarım paket yaş maya
1 çay bardağı sıvı yağ
2 çorba kaşığı yoğurt
tuz
alabildiği kadar su
İç Malzemeleri için
Kır pidesinin iç malzemesi peynirli, kıymalı, patatesli, ıspanaklı yapılabilir.
PATATESLİ İÇ HARÇ
3 adet patates, haşlayıp ezilir içine nane,tuz ve biber koyulur.
Püf noktası;fırından çıkar çıkmaz teryağı sürülmesiymiş bilgilerinize arzolunur;)
Afiyet bal şeker; sevgi nizaya beş çeker;)
Muhabbetle...
Tarifler sevgili komşum Nurandandı ;unuttum tekrar alıp sizinle paylaşıcam;)
Önce resimler sonra tarif;)))
Muhabbetle...
12 Mayıs 2008
Milföy ve yufka izdivaçlı börek, dondurmalı balkabağı tatlısı;)
Efendim böreğimiz yufka ve milföy hamurundan müteşekkil olup çıtır börek havası vermektedir;)
Nasıl bu havayı verdiğimize gelince;
Öncelikle yağlamış olduğumuz borcamımıza milföy hamurlarını bir güzel dizdik; sonrasında annem usulü de dediğimiz şekilde; yufkaları tek tek ve aralarına bol lor peyniri ve sütlü, yağlı, yumurtalı harcımızdanda sürerek bohça bohça işlemi tamamlayıp akabinde de en üstüne bir sıra daha milföy hamuru dizip yumurta sarısı sürdükten sonra 180 derecelik fırında kızarıncaya kadar pişirip istenilen hoşlukta kesip servise hazır hale getiriyoruz e hadi kolay gelsin hünerli hanımlar...
Balkabağı tatlımız bilindiği üzere fırında yahut tencerede yapılabilir ben tencereyi tercih ettim (pratik olması açısından;)) kabaklarımızı bir güzel hörmetli şekilde dilimledim ve üzerine arzu edilen miktarda (e biz biraz tatlı seviyoruz;) şeker ilave edip kısık ateşte suyunu çekene kadar pişirdim soğuduktan sonra üzerine dondurma koyarak serviz yaptım ve afiyetle yedim;))
Afiyet bal şeker; sevgi nizaya beş çeker;)))
Tüm yorum gönderen arkadaşlarıma ikramım olsun;)
Muhabbetle...
05 Mayıs 2008
Dondurmalı irmik helvası;)
Malzemeler;
*125 gr Tereyağ ya da Margarin
*1,5 su bardağı irmik
*1 su bardağı şeker
*2 çorba kaşığı tuzsuz fıstık
*1 çorba kaşığı kuru üzüm
*1 su bardağı süt
1 su bardağı su
İçine;Arzu edilen lezzette dondurma;)
Hazırlayalım;
Derin ve mümkünse teflon bir tencere içinde yağımızı bir güzel eritelim ; sonrasında irmiklerimizi ilave edelim ve bir güzel pembeleşinceye kadar kavuralım.Fıstıklarıda ilave edip birkaç kez daha tahta kaşıkla karıştıralım.Hemen akabinde de; Su, süt ve şeker ilave ettikten sonra üzümleride koyup tencerenin kapağını kapatıp hafif ateşte suyunu çektirelim.
15-20 dakika bekledikten sonra karıştırıp 2 çorba kaşığı kadar şeker serpelim (ki helvamız daha bir göz alıcı ve parlak olsun) tencerenin kapağını tekrar kapatıp demlendirin.
Eveeeeeet şimdi bir kase edinelim ve kaseyi ıslatalım; içine ince bir tabaka halinde helvamızı bastırark yerleştirelim ortasınada dondurmamızdan 1 top kadar koyalım ve tekrar helvayla kapatalım, ters çevirip tarçın lezzetiyle ikram edelim...
Bol muhabbetli günlerde serinlik niyetiyle afiyet olsun efendim;)
Muhabbetle...
02 Mayıs 2008
Karar verebilmek bilgelik gerektirir;)
Öykümüz ünlü Çin düşünürü Lao Tzu'nun zamanında geçer... Lao Tzu bu öyküyü çok sever, sık sık anlatırmış hatta...
Efendiiiim köyde bir yaşlı adam varmış... Çok fakir... Ama karal bile onu kıskanırmış... Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki... kral at için ihtiyara neredeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış... "Bu at, bir at değil benim için... Bir dost... İnsan dostunu satar mı?" dermiş hep... Bir sabah kalkmışlar ki, at yok... Köylü ihtiyarın başına toplanmış... "Seni ihtiyar bunak... Bu atı sana bırakmıyacakları çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var, ne de atın" demişler... İhtiyar "karar vermek için acele etmeyin" demiş... Sadece "at kayıp" deyin. Çünkü gerçek bu... Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması, bir talihszilik mi, yoksa bir şans mı, bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç. Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez... Köylüler ihtiyar bunaga kahkahalarla gülmüsler.
Ama aradan 15 gün geçmeden, at bir gece ansizin dönmüs.. Meger çalinmamis, daglara gitmis kendi kendine.. Dönerken de, vadideki 12 vahsi ati pesine takip getirmis.
Köylüler, ihtiyar adamin etrafina toplanip özür dilemisler..
"Babalik" demisler.. "Sen hakli çiktin.. Atinin kaybolmasi bir talihsizlik degil adeta bir devlet kusu oldu senin için.. simdi bir at sürün var.."
"Karar vermek için gene acele ediyorsunuz" demis ihtiyar.. Sadece atin geri döndügünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getirecegini henüz bilmiyoruz. Bu daha baslangiç.. Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkinda nasil fikir yürütebilirsiniz?.."
Köylüler bu defa ihtiyarla dalga geçmemisler açiktan ama, içlerinden "Bu herif sahiden gerzek" diye geçirmisler..
Bir hafta geçmeden, vahsi atlari terbiye etmeye çalisan ihtiyarin tek oglu attan düsmüs ve ayagini kirmis. Evin geçimini temin eden ogul simdi uzun zaman yatakta kalacakmis.
Köylüler gene gelmisler ihtiyara..
"Bir kez daha hakli çiktin" demisler. "Bu atlar yüzünden tek oglun bacagini uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak baskasi da yok.. simdi eskisinden daha fakir, daha zavalli olacaksin" demisler..
İhtiyar "Siz erken karar verme hastaligina tutulmussunuz" diye cevap vermis. "O kadar acele etmeyin. Oglum bacagini kirdi. Gerçek bu.. Ötesi sizin verdiginiz karar.. Ama acaba ne kadar dogru.. Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacagi size asla bildirilmez.."
Birkaç hafta sonra, düsmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldirmis. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çagirmis. Köye gelen görevliler, ihtiyarin kirik bacakli oglu disinda bütün gençleri askere almislar. Köyü matem sarmis. Çünkü savasin kazanilmasina imkan yokmus, giden gençlerin ya ölecegini ya esir düsüp köle diye satilacagini herkes biliyormus.
Köylüler, gene ihtiyara gelmisler..
"Gene hakli oldugun kanitlandi" demisler. "Oglunun bacagi kirik, ama hiç degilse yaninda. Oysa bizimkiler belki asla köye dönemeyecekler. Oglunun bacaginin kirilmasi, talihsizlik degil, sansmis meger.."
"Siz erken karar vermeye devam edin" demis, ihtiyar.. Oysa ne olacagini kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim oglum yanimda, sizinkiler askerde.. Ama bunlarin hangisinin talih, hangisinin sanssizlik oldugunu sadece Allah biliyor."
Lao Tzu, öyküsünü su nasihatla tamamlarmis, etrafina anlattiginda:
"Acele karar vermeyin. O zaman sizin de herkesten farkiniz kalmaz. Hayatin küçük bir parçasina bakip tamami hakkinda karar vermekten kaçinin. Karar aklin durmasi halidir. Karar verdiniz mi, akil düsünmeyi, dolayisi ile gelismeyi durdurur. Buna ragmen akil insani daima karara zorlar. Çünkü gelisme halinde olmak tehlikelidir ve insani huzursuz yapar. Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi baslar. Bir kapi kapanirken, baskasi açilir. Bir hedefe ulasirsiniz ve daha yüksek bir hedefin hemen oracikta oldugunu görürsünüz."
MUHABBETLE CANLAR!
29 Nisan 2008
Haftanın şirin anlatımıyla günleri;)))
25 Nisan 2008
Minik pofuduk ekmekcikler;)
Yapım çok pratik arkadaşlar;)
Süt, maya, şeker, patates(haşlanmış), tuz, sıvı yağ, bir pakette kuru ınstant maya...
Bu minik ekmekcikleri bu kadar lezzetli yapan patetesin hamurun mayalanmasına sağladığı katkı olsa gerek;)(bende hız ve pratiklik çok önemli olduğundan, patetese ekmekciklerimin mayalanmasını hızlandırmasından dolayı sağladığı katkıdan dolayı huzurlarınızda bir kez daha minnatterlığımı belirtmek isterim;))
Malzemeleri bir güzel halli hamur edelim, dinlendirelim ve top top yuvarlayıp tepsiye dizelim hop fırına...
Çıkınca arasına istenilen malzemeleri koyalım ve sunalım...
Afiyet, bal şeker; sevgi nizaya beş çeker;)))
Muhabbetle...
22 Nisan 2008
Ev usulü KÜNEFE;)
Dostlarım!
Resmi yayınladık tarifi veremedik hemen aktarıyorum...
Ölçü kullanmadım aynen yaptığım gibi veriyorum tarifi;
Taze kadayıf, süt, örgü peyniri, irmik, şekerden müteşekkil olup künefe tadına yaklaşık bir tattır;)
Kadayıfları geniş bir tepside margarin veya tere yağı ile bir güzel harmanladım,bir kısmını yine yağlamış olduğum tepisye bastırarak yaydım. Bir yandan biraz süt , şeker ve irmikle az biraz muhallebi yaptım.Ha bu arada da; örgü peynirim sıcak suda bekletiliyo ve tuzunu atsın diyede ha bire suyu değiştiriliyo;)))
Tuzunu iyice atmış olan peynirimizi didiklenip muhallebi karışımına ilave ediliyo ve kadayıfların üzerine dökülüyo daha sonra kalan kadayıflarımız üzerine bastırlıyo ve hooop kızgın fırına nar gibi kızartamak üzere gönderiliyo çıkıncada üzerine soğuk şerbeti verdik mi tamamdır...
Canınız çok çektiğinde evde yapabileceğiniz bir künefe tarifi elinizin altında bulunsun istedim kolay gelsin hanımlar;)
Muhabbetle...
17 Nisan 2008
Akdeniz usulü somon ve Oktay usta usulü Şam tatlısı;)
Gayet basit ve lezzetli bir yemek...
Fileto haline getirdiğimiz somonları zeytin yağı ile yağladığımız tepsiye diziyoruz, daha sonra üzerine tuz biraz karabiber ilave ediyoruz, defne yapraklarımızı diziyoruz ve en üstünede ince dilimlenmiş domateslerimizi, soğanlarımızı, sarımsak çentmelerimizi yerleştirdik mi tamamdır(ben üstünede az biraz zeytin yağı gezdirdim) 230 derece fırında 20-25 dakika yeterli oluyor;)
Şam tatlısı için gereken malzemeler;
*1 su bardağı un
*2,5 su bardağı irmik
*1 su bardağı şeker
*1 su bardağı yoğurt
*1 çay bardağı zeytin yağı
*yarım çay bardağı pekmez
*yarım çay bardağı süt
*1 çorba kaşığı kabartma tozu
*vanilya
*limon kabuğu rendesi
Şerbeti;
*2 su bardağı su
*2 su bardağı şeker
*yarım limon suyu
Hazırlanışı;
Malzemeler kek çırpma sırasında karıştırılır ve yağlanmış tepsiye dökülür;)
Fırına(180 derece lik) gönderilir, fırından çıkan tatlımız önceden hazırlanmış ve ılık hale getirlmiş şerbetiyle buluşturulur...
Püf noktası; tatlıda şerbette ılık olacak;)
Afiyet olsun...
14 Nisan 2008
Patetesten havuç yap;)
Muhabbet gönüllüsü dostlarım sizilere bugün havuç tarifi vericem;)))))))
Yok artık demeyin!
Bi dinleyin;))))
Bunlar patetesin havuca bürünmüş hali canlarım...
Çok basit ve hoş sunumlu bir garnitür...
Kısaca özet geçeyim;
Patetesleri haşlıyoruz ve eziyoruz; bir tavada soğan kavurup salça ilave ediyoruz veeee hop haşlanmış pateteslerle buluşturup hemhal ediyoruz...
Şekil a ve be deki gibi şekil verip, dere otu yardımıylada sapını yaptık mı işlem tamamdır...
Arzu ettiğiniz yemeciklerin yanında ( özellikle et yemeklerinin yanında) servise amede hale getiriyoruz...
Neydi sloganımız?
Afiyet bal şeker; sevgi Niza'ya(kavga) beş çeker;)))
Muhabbetle...
11 Nisan 2008
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)