27 Kasım 2005

APAÇİ KOLYE VE BİLEKLİĞİ

Konik ve kum boncuklarla dizayn edilmiş, otantik bir kolye ve zinciri takılmamış bilekliği! Takdirlerinize sunulur!
Aynadan çekilmiş görüntüsüyle sizlerle buluşuyor.


Arkadaşlar aceleden ters takmışım kusura bakmayın! konik (açık renk olanlar) boncuklu taraf üste gelecek!(ilerleyen günlerde bi resim daha çeksem fena olmıyacak sanırım! baksanıza bide alttan zincir çıkmış!)

Ne demişler; acele işe şeytan karışır! e karıştı işte! siz siz olun arkadaşlar; hiçbir işinizi aceleye getirmeyin! geç olsun, güç olmasın.

Ben yinede sizlerin derin hoşgörünüze sığınarak yayınlıyorum...

23 Kasım 2005

EBRU SANATI

Selam arkadaşlar! istedim ki, ebru santını paylaşırken; arkada ud'um eşliğinde fon müziği olsun! en azından sizler bunu hisseddin! (her ne kadar tek bir parça çalabiliyorsamda; kadifeden kesesi, kahveden gelir sesi...)
EFENDİM BUYURUN; GÖZLERE ŞENLİK , RUHA GIDA(GÜLSEREN HOCA EŞLİĞİNDE) EBRU ZİYAFETİNE...

Bugüne kadar uğraştığım el sanatlarının en zevklisi diyebilirim! boyaların, kitre üzerindeki büyüleyici raksı... Arkadaşlar tekne başında tam konsantre vaziyetinde! bendenizin objektiflerine yakalandılar!

TAM BİR TERAPİ SEANSI!( ortamdan tamamen kopuyor, renklerin ruha verdiği coşkunlukla; coştukça coşuyorsunuz!)
EBRU NEDİR?Kâğıt süsleme sanatlarının en önemlilerinden biri... Bütün Osmanlı sanatlarında olduğu gibi usta-çırak usulü ile öğrenilen ve sanatçının iradesi dışında birçok değişkenden etkilenen bir sanattır.
Ebru; renklerin suyla dansının yarattığı bir ahenktir aslında. Bazı kaynaklar ebrunun, yüz suyu anlamına gelen "ab-ı ru" sözcüğünden, bazı kaynaklar ise Orta Asya dillerinden Çağatayca'da hareli görünüm, damarlı kumaş ya da kağıt anlamına gelen "ebre"den geldiğini söylese de en yaygın kanı, kelimenin kökeninin Farsça; bulutumsu, bulut gibi anlamına gelen "ebri" den gelmekte olduğudur. Her ne şekilde isimlendirilse isimlendirilsin insanlara da isim olan ebru, gizemli bir ahenk taşıyor.Zorlu ve emek isteyen bir sanat olan ebru, geri dönüşü olmayan, tekrarı olmayan, çok değişkenli bir sanattır.
Birçok eski eserde süsleme amacıyla kullanılan ebru, geleneksel el sanatlarımızdan olmasına rağmen yakın zamana kadar unutulma tehlikesi ile karşı karşıyaydı. Dünya çapında çeşitli milletler tarafından sahiplenmeye başlanmış, bazı ülkelerde ebru yapımı sırasında kullanılan malzemeleri üreten firmalar boy göstermişti.
Ebru sanatında son devrin piri merhum Mustafa Düzgünman gerek yetiştirdiği öğrencilerle gerek bu sanata kazandırdığı anlayışla manevi hazinelerimizden birinin payidar kalmasında büyük rol oynamıştır.
Aslen; kitre; hayvan ödünden hazırlanarak yapılmaktaymış. Biz şimdilik hazır kitreyle çalışıyoruz. Fırçalarımız, gül dalından ve at kılından kendi imalatımız.
Ebru sanatının özelliği arkadaşlar! tüm malzemelerin, doğal olması; toprak boyalar, hayvan ödü, at kılından ve gül dalından mütevellit fırçalar! sizin anlıyacağınız tamamen natürel...
İlerleyen günlerde; malzemelerimizi kendimiz hazırlıyacakmışız (boya ,kitre ve fırçalar...) sabırsızlıkla bekliyorum!
İlk resmimiz; tekneye konulan kitre ve su karışımı ile hazırlanmış yoğun sıvımız üzerine boyalarımızı attık ve üzerinde tabiri caizse ahenkle dansettik! takdirlerinize arz olunur...


Üzerine A3 kağıdı yerleştirdik ( bu kısımda çok önemli; kağıt büyük bir titizlilikle usul usul yerleştirilmeli, hava kabarcığı kalmamalı!)
Veeeeeeeeeeee tatatataaaaaaaaaaaaaam! işte sonuç! nasıl ama arkadaşlar? hoş değil mi?


Aynı teknikle ikinci çalışmamız;
Bir diğer çalışmamızda; ipek kumaş üzerine; attığımız ebru desenine ilave minyatür çalışması!Ve işte arkadaşlar bu tarz çalışmaların bitmiş halleri;



İlgilenenlere sevgiyle ve de muhabbetle tavsiye olunur...

Sevgili Velihan abimize;

yeni yaş alım günününüz (yaş alım günü dedim, yaşlanma günü demedim ona göre...) hayırlı, uğurlu olsun! Sevdiklerinizle birlikte nice latif günler diliyoruz!

ŞÜKRAN/AYHAN/AYDIN BATURALP BATTAL

20 Kasım 2005

KABAKLI TATLAR!

Huzurlu pazarlar arkadaşlar!
Kabak besleyici, C ve B1 vitaminleri bakımından zengin, kansere karşı koruyucu bir besin olduğu halde; genelde rağbet görmeyen bir sebze malesef! özelliklede eşler ve çocuklar tarafından! peki ne yapacağız? kabağı sevimli hale getireceğiz! işte sizlere sevimli, albenili iki kabaklı tat! hadi kolay gelsin!

KABAK GRATEN;


Malzemeler ; 6 adet irice Kabak, 2 su bardağı süt ,1 yemek kaşığı tereyağ , 2 yemek kaşığı un, 1 kase kıyma, 1 adet büyük boy soğan, 3-4 diş sarımsak, yarım bağ maydanoz, 1 kahve fincanı kaşar peynir, tuz, kara biber, pul biber, dereotu.
6 kişi için ; Kabakları iyice yıkayıp kazıyın. Uzunlamasına ortadan ikiye bölün. Az tuzlu suda 5-10 dakika pişirin. Yumuşayınca içlerini karnıyarık gibi açarak boşaltın.Daha sonra; içlerini boşaltmış, banyolarını yapmış ve rahatlamış kabaklarımızın içine hazırladığımız kıymalı harcı bir güzel yerleştirelim. Diğer tarafta süt, un ve yağı karıştırarak pişirip bir beşamel sos hazırlayın. Tek tek kabakların üzerine yayın. 180° Clik fırına verin. Biraz kızardıktan sonra üzerine kaşar peyniri rendesi ve pul biberle süsleyerek tekrar fırınlayın. Sıcakken servis yapın.Kısık ateşte pişirilen yemek daha lezzetli olur.

KABAKLI KREP







Malzemeler; *1 su bardağı süt.

*1 adet yumurta.

*1 su bardağı un.

*1 adet kabak.

*1 fiske tuz.

*1 yemek kaşığı zeytinyağı.

Hazırlanışı; süt ve yumurta bir güzel çırpılır, içine; un ve tuz ilave edilir, rendelenmiş kabakları ve zeytinyağınıda koyduk mu tamamdır! (arzuya göre baharatlarla tatlandırabilirsiniz! ben; dere otu ve karabiber koydum.) kızdırılmış teflon tavamıza ince ince döküp pişirelim! rulo haline getirip servis yapalım!(kaşarda yakışmaz değil hani? tamamen yaratıcılığınıza kalmış.)

Canıııııııııııııııım! nede sevimliler....

SEVGİYLE VE DE MUHABBETLE...

16 Kasım 2005

HURMA YE!

Sevgili arkadaşlarım!
Hurma ye etkinliğine yetişemeyince; bende sizlerle hurmanın faydalarını paylaşayım istedim!
Özlü bilgi;
*Hurma meyvesi tatlı ve besleyicidir.
*Hurma, zihin ve bedeni gelişmeyi sağlar.
*Kansere karşı koruyucudur.
*Öksürüğü keser.
*Boğaz ağrısını, bronşiti ve soğuk algınlığını giderir.
*Kemik hastalıklarında faydası ise tartışılmaz.
*Mineraller açısından oldukça zengindir.
*İçerisinde kalsiyum, potasyum, demir,B vitamini bulunmaktadır.
Detaylı bilgi;

İsrail`de yapılan bir araştırmada elma ile hurmanın yararları karşılaştırıldı. Hurmanın lif, mineral ve fenol açısından zengin olduğu, buna karşılık hurmada sodyum, potasyum, magnezyum, kalsiyum ve demir miktarlarının elmadakinden iki kat daha fazla bulunduğu, hurmanın düzenli yenmesi halinde kalp ve damar hastalıkları riskini azalttığı tespit edildi. Bu meyvelerin içindeki yararlı maddelerin daha çok kabuklarında bulunduğu kaydedildi.
BİNBİR DERDE DEVA HURMA; Hurmanın, iyi bir besin, bir ilaç, bir katık, bir tatlı, bir şurup ve bir meyve olduğunu belirten Koç, sağlık açısından birçok faydasının olduğunu dile getirdi. Doç. Dr. Hüseyin Koç, "Hurma, pastacılıkta kullanılır. Kurutularak öğütülüp un yapılır. Gelişmiş liflerden ip, yapraklardan sepet yapılır. Tomurcuk sebze olarak yenilir. Hurmanın tohumları ezilerek yağları alınır, ilaç ve parfüm sanayiinde kullanılır. Çekirdeği kavrulur ve kahve yerine kullanılır. Küspesi hayvanlara verilir" dedi. Doç. Dr. Koç, olgun hurmanın faydalarını şöyle açıkladı; Aç karnına devamlı yendiğinde kurt düşürü. Basuru iyileştirir, görmeyi kuvvetlendirir, kirpikleri güçlendirir, rahimdeki akıntıyı keser, yaraların çabuk iyileşmesini sağlar, balgamı kurutur, diş etlerini kuvvetlendirir ve cüzzam hastalığının tedavisinde kullanılır."
Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi (GOPÜ) Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Koç, Ramazan ayında sofralarımızdan eksik etmediğimiz hurmanın lif ve mineral açısından son derece zengin olduğunu belirterek, "Hurma, bol miktarda potasyum, sodyum, magnezyum, kalsiyum ve demir içerir. Taze hurma yüzde 2 protein, yüzde 50 karbonhidrat içerir. Kuru hurmada bu değerler daha fazladır" diye konuştu. tanınmış uzmanlardan biri olan V. H. W. Dowson ise, bir hurma ve bir bardak sütün bir insanın günlük besin ihtiyacını karşılamaya yeteceğini söylemektedir.Hurmada bulunan oksitosin maddesi de, modern tıpta doğumu kolaylaştırıcı bir ilaç olarak kullanılmaktadır. Oksitosin, doğumu kolaylaştırıcı etkisi nedeniyle pek çok kaynakta "rapid birth" yani "hızlı doğum" ifadesiyle tanımlanmaktadır. Hurma içerik olarak çok çeşitli vitamin ve minerale sahiptir. Lif, yağ ve proteinler açısından da çok zengindir. Hurmada sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, demir, kükürt, fosfor ve klor da bulunmaktadır. Hurma ayrıca A vitamini, betakaroten, B1, B2, B3 ve B6 vitaminlerini de içerir. Hurmada bulunan vitamin ve minerallerin, normal insan vücudunda ve hamilelik zamanlarındaki faydalarından bazılarını ise şöyle sıralayabiliriz:
*Hurmanın besleyici oranının gücü, içerdiği uygun mineral dengesinden kaynaklanmaktadır. Hurmada, hamilelikte kadınların alması gereken bir B vitamini olan folik asit de bulunmaktadır. Folik asit (B9), vücutta yeni kan hücresi yapımında, vücudun yapı taşı olan amino asitlerin yapımında ve hücrelerin yenilenmesinde önemli görevler üstlenen bir vitamindir. Bu yüzden hamilelikte folik asit ihtiyacı belirgin şekilde artar ve günlük ihtiyaç iki katına çıkar. Folik asit seviyesi yetersiz olduğunda yapısal olarak normalden büyük, ancak işlevleri düşük alyuvar hücreleri meydana gelir ve kansızlık belirtileri ortaya çıkar. Özellikle hücre bölünmesinde ve hücrenin genetik yapısının oluşmasında önemli rol oynayan folik asit, hamilelik sırasında gereksinimi iki katına çıkan tek maddedir.
Kısacası arkadaşlar; hurma görüldüğü gibi; sadece Ramazan meyvesi değilmiş! bunu hepbirlikte öğrenmiş olduk! sevgiyle vede muhabetle...

12 Kasım 2005

AN'I YAŞAMAYA DAİR...

Batı karedeniz'in güzelliklerini an be an paylaşmaya devam edelim istedim; Yeşilin gözalıcı binbir tonu! mest olmamak elde değil! (olalım zaten ne diye gittik oralara! öyle değil mi arkadaşlar?)
Hayatımı yeniden gözden geçirmemi sağlayan bir şiiri sizlerle paylaşmak istiyorum! dikkatinize arz olunur;
YENİDEN YAŞAYABİLSEM;
Eğer yeniden başlayabilseydim hayata,
ikincisinde daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
Çok az şeyi ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorunum olmazdı aslında,
Daha çok riske girerdim,
Daha fazla seyehat ederdim,
Daha çok güneş doğuşunu izler,
Daha çok dağa tırmanır,daha çok nehirde yüzerdim!
Görmediğim birçok yere giderdim,
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılanlardanım ben!
Yeniden başlayabilseydim eğer,
Yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkındamısınız bilmem, yaşam budur zaten!
Anlar, sadece anlar, sizde anı yaşayın.
Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan gitmeyen insanlardanım ben.
Yeniden başlayabilseydim , ilkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
Bilinmeyen yollar keşfeder, güzelin tadına varır;
Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.
Ama işte 85'indeyim ve biliyorum...
Ölüyorum... JORGE LUİS BORGES
DİPNOT; ÇİNİ DÜNYASI BLOĞUM HAYATA GEÇMİŞTİR İLGİLENENLERE DUYRULUR! DESTEKLERİNİZİ BEKLİYORUZ! ŞİMDİDEN TEŞEKKÜRLER.

10 Kasım 2005



ATAM! SEN RAHAT UYU! BEKÇİSİYİZ BİZ BU AZİZ MİLLETİN...

BAYRAMINIZ BAYRAM OLA...

Sevgili arkadaşlarım vede site takipçilerim! hatlarda var olan bir arıza sebebiyle yayınımıza bir süre ara verdiğimizden dolayı, gecikmelide olsa; geçmiş Ramazan bayramınızı, bayram çikolatası eşliğinde kutlamak istedim! kabul buyurun lütfen...
Ankara'dan çıktım yola, selam verdim sağa sola; a benim sevgili arkadaşlarım; Bayramınız mübarek ola...
İçimizden geldiği gibi davranışlar göstermekten( ne olursunuz) çekinmeyelim artık! olaylara ve kişilere çoğu zaman önyargılı bakıyoruz! artık bunu aşmamız gerekiyor, çoğu mutsuzluklarımız; işte bu anlamsız önyargılarımızdan kaynaklanıyor. Temsil misal; yolda yürürken karşılaştığımız kişilere selam vermek( tıpkı manimizdeki gibi...)güler yüz göstermek istiyoruz, içimizden bu geçiyor, fakat karşımızdakinin tepkisinden çekiniyor ve bu güzel(insanları birbirine yaklaştıracak, güven duygusunu artıracak, mutluluk ve huzur verecek, aynı zamanda sadaka hükmünde olacak...) vede özel davranıştan kendimizi çekiyor, bütün bu değerleri bir anda kaybediyoruz.Neden? önyargı yüzünden...
Bu hamur daha çok su götürür vesselam...önyargısız bayram kalitesinde günler diliyorum...