02 Mart 2008

Maskeli binler;)


Muhabbet gönüllüsü dostlarım;
Kelime oyunlarında bu sefer ayna söz konusu edilmiş, bende başta Hüzünümbazım arkadaşıma söz vermem hasebiyle acizane birşeyler karalıyayım istedim;
Samimiyet, içi dışı bir insan, mert, özü sözü bir, aldığının verdiğinin muhasebesini tutmayan, tabir-i caizse; ücrette geri, hizmette ileri...
Diyeceksiniz ki nerdeeeeeee...
Aynen öyle, evet nerdeeeeee?
Ben merkezci, egosu yüksek, tatminsiz insanoğlu...
İçi başka konuşur, dışı başka...
İç dışa, dış içe bir çevriliverserk de devriliversek...
İç dış muvazenesi sallantılı, çalkantılı hatta depresyonlu anaforlar yaşayan maskeli yüzler değil! (malesef esefli bir dram ama öyle) maskeli binler ihata etmiş(kuşatmış) Dünya çölünü haberimiz var ama; yok ikliminde dolaşıyoruz gözümüz kapalı...
Söz ustası, kelam mahiri mevlana celaleddin-i Rumiiii...
Ne hoş dilbeste deruhde etmiş gönüllere; Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol!
Olmak isteyen var olmak istemeyen var...
Bir gurup der ki; afedersiniz amiyane bir tabir kullanacağım; sıkıysa ol!
Diğer gurup der ki; ne gerek var canım asl olan nabza göre şerbet vermektir; ver şerbeti geç...
Bu kısım; ister her daim iltifat;)
Eee aslına bakılırsa iltifat marifete tabidir;)))
Varsa marifet neden olmasın iltifat;)
Gerçi her daim iltifat beklemek Riya imiş haberiniz olsun...
Doğru olsam ok gibi fırlatırlar beni, eğri olsam yay gibi elde tutarlar beni...
Buyurrun burdan yakın!
Ayıklayın pirincin kayalarını;)
Mert insan mı kaldı sevgili dostlar?
Yüze karşı dost, enis, arkadan dillenen düdük...
Peki ama nereye kadar?
Zamanın deruhte ettiği yollarda yürürken hesapsız, elbet verilecek yeri vardır hesabın...
Muhasebeyi her öğün yapmak lazım?
Öyle gelir gider maddi hasaplardan bahsetmiyorum, nefis ve vicdan muhasebesinden bahsediyorum;Düşünün bir kere!
Hesaplarımız yıllık mı olsa daha az riskli olur yoksa günlük, mutat mı olsa?
Zannımca; günlük, taze taze olursa, hata riski sıfıra indirgenebilir haddizatında...
Kişi yastığa Ser'i koyunca rahat bir nevme dalabilsin, yoksa uykununda tadı tuzu olmaz, olamaz...
Belkide işimize öyle geliyordur ha ne dersiniz?
Eleştirilmek, gerçeklerle yüzleşmek kimsenin harcı değildir belkide...
Keşke sapla samanı ayıracak bir ayna olsaydı...
Hanende bir ayna düşün!
Ayna ayna söyle bana;)))
Hanene girenlerin iç özelliklerini gösteriveriyor DAN! diye;)
Hani benim kalbim temiz, kalbe bakıcaksın diyenlere sözüm!
Valla göremiyorum ki ne diyeyim ben şimdi?
Lakin göz görmeyince gönülde katlanıveriyor umarsız...
Neyse biz yine hüsn-ü zannımızı bozmayalım ve diyelim ki;
Güzel gören ,güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır...
Muhabbetle...
Şükran Altun Battal.