19 Mayıs 2006

BİR GENÇLİK DÜŞLÜYORUM...

Bu günler de; beni ziyadesiyle üzen; gençlerimizin hal ve gidişatı...
Ne zamandır sizlerle paylaşmak istiyordum...
Her gün kursa giderken geçtiğim okul önündeki esef dolu manzaralar beni bu yazıyı yazmam için adeteta tetikledi...
Ağıza alınmayacak derece de çirkin küfürlerin sigarayla pekiştirilmesi vs...
Bir gençlik düşlüyorum; zifiri karanlıkta ak sütün içindeki ak kılı farkedecek kadar; gözü keskin, ince fikirli, ileri görüşlü ve atak...
Gençliğini eğlenmekle (eğlenmeyi; boşa vakit geçirmek ve oyalanmak niyetiyle kullandım yanlış anlaşılmasın) geçiren kimseler, muhakkak ihtiyarlığını ağlamakla geçirenler olacaktır.
Gençler; öyle bir çaba sarfetmelidir ki; Cumhuriyet; gerek sizler gerekse sizden sonrakiler için dikenli yollardan arınmış gül bahçesi olsun...
Bizler biliyoruz ki; gençliğinde bilgi ağacını dikmeyenlerin, ihtiyarlığında gölgesinde barınacak bir ağacı olmayacaktır. Lakin gençliğimizin kıymeti anlaşılamıyor ihtiyarlık başa gelmeyince...
Öyleyse hiçbirşey son bulmadan, gençlik elde bir kuştu kanatlanıp uçtu dememek için öğrenmeye ve öğretmeye zaman ayırmalıyız ki bizlerden bahtiyarı olmasın ve geleceğimizi güvenilir ellere teslim etmenin haklı gururunu bizler de bir nebze olsun yaşayabilelim...
Bu sayede de milletimiz ve devletimiz ilalebet ayakta payidar kalabilsin...
Bu da bir an önce kolları sıvamakla olacaktır. Gençlik batının; esrarkeş, batak kokan, asi, filtresiz havasından, paçavra kıyafetleiyle süslü delimsek hallerinden, sorumsuz gidişatından sıyrılmalıdır; tıpkı elmasın kömürden süzülüp ayrıldığı gibi...
Herkezce malumdur ki; yenilikleri, medeniyeti bu gibi hallerde arayanların sonu acı ile biten hüsrana sebebiyet vermektir. Çağın getirdiği her türlü ileri görüşlü yeniliklerle dolu bilim ve teknolojisini en güzel biçimde başarı ile uygulamalı, geçmişin kültürünü, maneviyatını, özbenliğini yitirmeden, çağı aydınlatan, doğruluk ilkesini benimseyen, mükemmel, örnek gençlik olunmalıdır diye düşünüyorum...
Her karış toprağı şehit kanıyla yoğrulan eşsiz cevher parçası vatanımızı ilalebet müdafa ve muhafaza etmeliyiz ; bu da bizim damarlarımız daki asil kanda mevcut...
Bu güç ve potansiyel gençlerimiz de var bunu biliyorum sadece işlendikleri eller ve özenti onları bu hale getirdi...
Biz yetişkinler de biraz daha hoşgörülü, samimi ve değer verici olursak gençlerimizi tekrardan kazanmak hiç de zor olmayacaktır...
Eleştirilerimiz; yıkıcı, yıpratıcı, ezici değil de; yapıcı, yüreklendirici ve şevkat dolu olsun...
En azından deneyelim; ne kaybederiz ki?

Resmi yorumsuz sizlerle paylaşıyorum ve gençlerimizin bayramını kutluyorum...



1915 Çanakkale gençler cemiyeti...

12 Mayıs 2006

ANNE!

ANNEME MEKTUP Ben bu gurbet ile düştüm düşeli,
Hergün biraz daha süzülmekteyim.
Her gece, için de mermer döşeli,
Bir soğuk yatakata büzülmekteyim
Böylece bir lahza kaldığım zaman,
Geceyi koynuma aldığım zaman,
Gözlerim kapanıp daldığım zaman,
Yeniden yollara düzülmekteyim.
Son günüm yaklaştı görünesiye,
Kalmadı bir adım yol ileriye,
Yüzünü görmeden ölürsem diye,
Üzülmekteyim ben , üzülmekteyim...
Necip Fazıl Kısakürek
Şevkat kahramanları tüm annelerimizin anneler gününü kutluyorum...
Sevgi ve de muhabbetle...

06 Mayıs 2006

GÖNÜL DİLİ...

Yedigöller; Dilek çeşmesi (dileklerim tüm insanlık için...)

"Her şey sen de gizli:

Yerin seni çektiği kadar ağırsın,

kanatlarının çırpındığı kadar hafif...

Kalbinin attığı kadar canlısın,

Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...

Sevdiklerin kadar iyisin,

Nefret ettiklerin kadar kötü...

Ne renk olursa olsun kaşın gözün

karşındakinin gördüğüdür rengin...

Yaşadıklarını kar sayma:

Yaşadığın kadar yakınsın sonuna ne kadar yaşarsan yaşa,

Sevdiğin kadardır ömrün...

Gülebildiğin kadar mutlusun,

Üzülme, bil ki ağladığın kadar güleceksin.

Sakın bitti sanma her şeyi, sevdiğin kadar sevileceksin.

Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer

Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın.

Bir gün yalan söyleyeceksen eğer

bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın...

Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret

Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın.

Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın,

Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.

Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın

Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.

Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin...

İşte budur hayat!

İşte budur yaşamak, bunu hatırladığın kadar yaşarsın.

Bunu unttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün

Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun.

Çiçek sulandığı kadar güzeldir,

Kuşlar ötebildiği kadar sevimli.

Bebek ağladığı kadar bebektir

Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,

Sevdiğin kadar sevilirsin..."Can Yücel

01 Mayıs 2006

KADINBUDU KÖFTE...

Bir zamanlar 'Mein balıkçısı' diye, talihi ile meşhur bir adam varmış. Mein kıyılarında balık pek az tutulduğu halde bu adam ne zaman balığa çıksa boş dönmez, sepetler dolusu balıkla gelirmiş.
Adam bu yüzden para kazanırken talihi de dillere destan olmuş. O kadar ki birinin fazla talihli olduğunu anlatmak için' Mein balıkçısı gibi talihli' demek adet haline gelmiş.
Günün birinde balıkçı ölmüş. Cenaze için evine gelenler, Mein balıkçısı'nın evinde balık ve su üzerine zengin bir kütüphane olduğunu hayretle görmüşler; adamın balık avından neden boş dönmediğini o zaman anlamışlar.
"Bir yıl sonrasıysa düşündüğün, tohum ek.
Ağaç dik, on yıl sonrasıysa tasarladığın.
Ama düşünüyorsan yüzyıl ötesini, halkı eğit o zaman.
Bir kez tohum ekersen bir kez ürün alırsın.
Yüz kez olur bu ürün , eğitirsen milleti.
Birisine bir balık verirsen, doyar bir defalık.
Balık tutmayı öğret, doysun ömür boyunca."Kuan-Tzu

Minik bir hikaye ile merhaba demek istedim bu gün sevgili dostlar!
Tariflerimi minik hikeye ve özlü sözlerle süslemek hoşuma gidiyor arkadaşlar umarım sıkmıyorumdur sizleri...
Balıkesir'den sevgili arkadaşım Gönül ve tabiki de siz değerli blok dostalarım için kadınbudu köfte tarifim;



Malzemeler :
500 gr. yağsız kıyma
1 çay bardağı pirinç
1 orta boy soğan
1 tatlı kaşığı tuz
1 çay kaşığı karabiber
8 dal maydanoz
3 yumurta
biraz un
kızartmak için mısırözü ya da ayçiçek yağı

Yapılışı :
Kıymayı ikiye ayır. Bir parçasını on dakika hafif ateşte pembeleştir. Pirinci haşla, süz. Soğanı rendele. Maydanozu ince ince kıy. Çiğ kıyma, pembeleştirdiğin kıyma, pirinç, soğan, maydanoz, tuz ve karabiberi ilave et ve yoğur, ceviz büyüklüğünde eline al köfte şekline getir. 3 yumurtayı telle az çırp, biraz tuz ilave et, köfteleri önce una sonra yumurtaya batır, kızgın salat yağında kızart.
Sanırım yanına patates veya semizotu salatası da yaparsanız çok güzel olur diye düşünüyorum arkadaşlar...
Afiyet olsun...