26 Aralık 2009

Aşure;)

Aşure ziyafetini başlatmış bulunmaktayım buyurunuz efendiiiim...
Haydi hanımlar;
Üşenmeyelim,ertelemeyelim, geciktirmeyelim zira komşular aşure bekler;)))



Malzemeler;

*1/2 kilo buğday
*1 su bardağı nohut
*1 su bardağı fasulye
*25o gr kayısı
*250 gr incir
*100 gr siyah kuş üzümü
*250 gr sarı üzüm
*2 adet portakal kabuğu
*1 kilo 250 gr tozşeker
*Bir rulo kabuk tarçın
*Karanfil (4-5 adet)
*1 bardak süt (beyaz bir görüntü için son dakika golü olarak;)
*2 tatlı kaşığı nişasta

Üzeri için;

Ceviz, tarçın, susam, fındık ve nar taneleri ile şenlendirildi...




Akşamdan aşurelik buğdayımız üzeri üç parmak geçecek kadar su konulup, bir taşım kaynatılıp altı kapatılır.
Nohut ve fasulye ayrı yerlerde ıslatılıp bir gece öncesinden bekletilir.
Ertesi gün nohut fasulye pişirilir, nohutun kabukları çıkarılacak buğdayın üzeri epey geçecek kadar su ilave edilip ağır ateşe konulur,
(incir ve kayısı ufak doğranır yanlarına arkadaşları üzümde alınır ve ayrı kaselerde suda yumuşamaları için bekletilir) kaynamaya başlayan buğdayın içine fasulye ve nohut eklenir içerisine bir tutam tuz, kabuk tarçın ve karanfilcikler ilave edilir. İyice kaynayan buğday nohut ve fasulyenin içine suları süzülmüş kayısı ve üzüm ilave edilir;
hepsi kaynatılır, bu arada ara ara karıştıralım ki dibi tutmasın öyle değil mi?
hepsinin piştiğini iyice anlayınca toz şekeri ilave edelim.5 dakika kadar şekerlede kaynatalım;
2 tatlı kaşığı nişasta l bardak süt ile karıştırılır aşurenin içine aktarılır. Bir taşım kaynatıp incirlerde ilave edildikten sonra altı kapatılır(incirler aşuremizi karartmasın diye en son ilave ediyoruz, püf noktası babından;). Sıcakken kaselere boşaltılır ve üstleri dilediğiniz atraksiyonlarla süslenir;)
Veee muhabbet gönüllüsü dostlarla paylaşılmak üzere yollara düşülür;)
Muharrem ayınız kutlu olsun;)

Afiyet olsun...

04 Aralık 2009

Tahinli kurabiye:)


Sevgili dostlar sizlere sevgili kevser(kendileri büyük ablam olurlar) ablamın bizzat tavsiye ettiği kurabiyeciklerin tarifini ifteharla sunuyorum zira tam ifteharlık bir kurabiye;)
Şahane bir o kadar da yiyimser bir lezzet;)

Malzemeler;
*2 kahve fincanı tahin
*1 su bardağı şeker
*1 su bardağı sıvı yağ
*alabildiği kadar un
*kabartma tozu
Hazırlanışı;
Şeker ve tahin mikserle(şeker eriyinceye kadar mimkünse) çırpılır içine sıvı yağ ilave edilir tekrar çırpılır sonrasında un, kabartma tozu el ile halli hamur edildikten sonra minik uzay gemisi formu verilir, yağlanmış tepsiye inci gibi dizilir veee önceden ısıtılmış 180 derecelik fırına gönderilir takriben 15-20 dakika sonra geri alınır...
Üzerine soğuduktan sonra pudra şekeri eklemeyi ihmal etmeyiniz zira ihmale gelmeyen lezzettir kendileri;)
Mutlaka denemelisiniz ben o kadar söylüyorum...
Sevgiyle tavsiye olunur...

11 Kasım 2009

Çakma kruvasan ve sucuklu poğoça;)



Geçen gün canım kruvasan çekince dedim dur ben şimdi bununda çakmasını yapar ortaya çıkarırım vallada oldu yani;) ne mi yaptım? aldım milföy hamurunu buzluktan, koydum içine yazdan hazırlamış olduğum kayısı marmelatımı ve bolca cevizimi, bohça şeklinde kapattım ve pişridim çıkıncada üzerine pudra şekeri, sıcak sıcak mis gibi taze demlenmiş çayın yanında kırıntısı kalmadı diyebilirim;)de aldığımız yüklü karbonhidrattan mıdır nedir pek bir ağırlaştık günün sonunda...tartıya bir çıkalım ki birde ne görelim! şeker yağa dönüşmüş ve ben ogün yürüyüş yapamadığımdan mütevellit kilo almamış mııyım? lakin ben mutlu ailem mutluyduk çünki an'ı yaşadık ve hazır lezzetten tat aldık; yaptım pişman değilim;) sizde arada yapın böyle şekeri yağa dönüştürme çılgınlıkları pişman olmazsınız;) Rahmetli cici anneannemin beylik olmuş bir lafı vardı; Kızım yiyin yarayışlıyken; giyin yakışırken yani şöyle izah edeyim: gençken yiyin nasılsa ilerde perhizden yiyemiyeceksiniz; gençken yakıştırıken giyin nasılsa ileride istesenizde yakışmıyacak giydikleriniz...;)))




Gelelim ikinci tarifimize; un , yağ, yoğurt, tuz, kabartma tozu; yoğurduk, güzel, ele yapışmayan bir hamur elde ettik içini sucuk, kaşar ve kırmızı biber ile şenlendirdik kapattık, üzerine yoğurt evet evet yanlış duymadınız yoğurt sürdüm hem kızarmasını sağlıyor hemde yumurta kokusu sevmeyenler için biçilmiş kaftan oluyor;) ve fırın.

Tariflerim göz kararı, el lezzeti oldu bu seferde... mazur görünüz sevgili dostlar;)

Muhabetle...

09 Kasım 2009

26 Ekim 2009

Muzlu parfe;)



Muhabbet gönüllüsü dostlarım!

Sizlere uzun süredir hayatımın gidişatından malum olabilmeniz için doneler vermedim sanırım; hemen vereyim efendim; Oğlumuz Batur'umuz bu yıl 5.sınıf oldu, kızımız 2 yaşını doldurdu derken efendim hayat gailelerinin en lezizleri olan evlatlarımız işte...bazen tuzu fazla kaçar, bazen acısı lakin her daim vardır bir çaresi;)

İşte dostlarım budur yaşam gel birazda sen oyalan; mide acıkır aş ister, ev dağılır baş ister, çocuk her daim koş ister; varsa enerjin ne ala yoksa mızmızlanmalara çelik gibi asab ister;)))

Eee goncamıızıda unutmamak gerek lakin ihmale gelmez evdeki direk...

Aman direk yıkılmasın, yuvaya fitne sokulmasın, artanlara atılmasın derken evin hanımı düşer yatağa erken; eee sağlam baş yastık istemez, evin hatunu bir demilk çaya hayır diyemez alıverin gönlünü yapıverin bahtını;) o zaman seyre dalın evdeki rakımı;)))


Neyse dostlar tarifimiz olsun ağızlara tat dillere pelesenk!

Buyurunuz malzemeler;

*2 paket krem şanti
*2 su bardağı süt
*2 paket burçak keten tohumlu bisküvi
*2 adet muz
*1 çay bardağı damla çikolata
*arzuya göre fındık veya ceviz



Hazırlanışı;

2 su bardağı soğuk sütümüz, 2 paket krem şantimiz yardıma eş mikserle önce düşük akabinde yüksek devirde çırpılır kıvam alan şantimizin içine rondodan geçirilen bisküvilerimiz, minik doğranmış muzumuz, damla çikolatlarımız ve cevizlerimiz ilave edilir ve bir güzel harmanlanır; harmanlanan karışımımız ıslatılmış borcama bastırılarak yerleştirilir ve donması içim dipfrize gönderilir.

Üzeri için;

Bu sefer hazır çikolata soz kulandım tarife göre hazırladım ve servis aşamasından 10 dakika önce dolaptan çıkardığım parfemi dilimledim ; sosumu henüz ılık iken döktüm veee ikram ettim;) üzerine nane yaprağımda olsa idi şayet daha bir şenlikli tasarım olacaktı lakin olmayınca nane neyulesin sultan şelale...

Afiyet bal şeker sevgi nizaya beş çeker;)(sloganımız terennüm etmiyorduk nicedir;)

Muhabbetle...

12 Ekim 2009

Kepekli poğoça



Muhabbete gönüllüsü dostlarım site içi arızadan dolayı sizlerden 2 ay kadar uzak kaldım; neyse ki arıza giderildi ve bendeniz de arananıza dönüş yaptım en niyayetinde...

Tabii bu arada boş durmadım sizler için yeni yepyeni mamalar hazırladım;)

İlk tarifim kepekli poğoça oldukça hafif bir lezzet oldu kendileri..

Malzemeler;

*Yarım kg. yoğurt
*1 adet yumurta
*1 su bardağı kadar sıvı yağ (ben şahsen zeytin yağı tercih etim)
*1 paket kabartam tozu
*ve alabildiği kadar ne çok sert ne çok yumuşak orta kıvamı tutturacak nitelikte kepekli un

Hazırlanışı;

Öncelikle unumuzu kabartma tozu ve tuz ile karıştıralım ardından derince bir kaba alalım ortasını açıp yoğurt, yumurta, sıvı yağ ilave edip bir güzel yoğuralım, hamurumuzdan istenilen büyüklükte parçalar koparıp içine peynir çeşitlerinden ne seviyorsanız( ben yağlı ezine kullandım)koyup şekil verelim üzerine sos olarak yoğurt sürüp 180 dercelik fırınımıza gönderelim ve kızarınca (şekil a daki gibi;))fırınımızdan alalım, üzerine tepsi kapatalım ki yumuşaklığı ve tazeliği korunsun;)

EEE arık okullarda açıldı nefis poğoçalar ve kekler beslenmelere girsin çocuklarımızın mideleri anne mamalarıyla bayram etsin değil mi sevgili dostlar;))

Yeni eğitim ve öğretim yılımız hayırlı olsuuuuuuun...

Muhabbetle...

27 Ağustos 2009

Tatil bitti yazılara devam...;)



Sevgili dostlar tatil bitti aranıza sımsıcak bir hikaye ile giriş yapmak isterim ee tabiki de hayırlı Ramazanlar dileklerimi ileterek her birinize itinayla...


Meksika'da Inka tapınaklarına çıkmak isteyen Avrupalı bir grup arkeolog, bir kaç yerli rehberle yola koyuluyor.

Dağın tepesindeki tapınaklara giden uzun yolu, kısa bir sürede yarılıyorlar. Aynı hızla tempoyla biraz daha yol aldıktan sonra yerliler kendi aralarında konuşup birden yere oturuyor ve böylece beklemeye başlıyorlar.

Tabii Avrupalı arkeologlar buna bir anlam veremiyorlar.
Saatler sonra, yerliler kendi aralarında konuşup tekrar yola koyuluyorlar, sonunda tepenin üstündeki görkemli İnka tapınaklarına geliyorlar.
Arkeologlardan biri, yaşlı rehbere soruyor,

-hiç anlamadım, niye yolun ortasına oturup saatlerce yok yere bekledik?

Yaşlı rehberin cevabı o kadar güzel ki;

-çok kısa sürede çok hızlı yol aldık, ruhlarımız bizden çok uzaklarda kaldı. Oturup ruhlarımızın bize yetişmesini bekledik...
Niye içimizde hep bir eksiklik duygusuyla yaşadığımızı, niye mutlu olmayı beceremediğimizi niye kendimiz olmayı başaramadığımızı ve 'niye' ile başlayan daha bir dolu sorunun cevabını açıkça veriyor İnkalar'ın yaşlı torunu.

Çünkü bu aptal hayatın içinde o kadar hızla yol alıyoruz ki, ruhumuz çok arkada kaldı, hatta onu nerelerde unuttuğumuzu bile hatırlayamıyoruz. Çocuğunu kaybeden annelerin çılgınlığında bir sağa bir sola saldırıyoruz hepimiz, ama bir farkla, biz neyi aradığımızı bile bilmiyoruz...
Herkes bir arayış içinde, ama hiç kimse ne aradığını bilmiyor.
Sanıyoruz ki çok paramız, sürekli yükselen bir kariyerimiz, bahçeli bir evimiz, spor bir arabamız olunca biz de çok mutlu olacağız. Hadi maddeciliği bir kenara bırakalım; niye herkes aşktan şikayetçi? Çevremizde kaç kişinin aşk hayatı iyi gidiyor? Eminim parmakla sayılacak kadar azdır. Ve eminim hiç kimse yanlışın nerede olduğunu da bulamıyordur.

Ben ten uyuşması kadar ruh uyuşmasının önemine inanırım. Hatta insanların eş ruhlarının olduğuna bile inanırım. Ama ruhları olmayan bedenler birbirleriyle ne kadar uyuşabilir ki? Evet, önce göz görür fakat ancak ruh sever. Ayrıca ruhumuz olmadan eş ruhumuzu bulmak gibi bir şansımız olmadığına eminim....

İşte bu yüzden içimizde sürekli bir eksiklik duygusuyla yaşıyoruz hepimiz, işte bu yüzden sürekli duvarlara çarpıp çarpıp kendimizi kanatıyoruz ve işte bu yüzden mutluluğu bir türlü yakalayamıyoruz....

Gerçekte hız çağında yaşıyoruz. Her şey o kadar hızlı geçiyor ki, ne işe, ne arkadaşlarımıza, ne ailemize, ne çocuğumuza, ne kendimize yeterince vaktimiz kalmıyor. Akrep ve yelkovanla yarış halindeyiz. Bu yüzden bütün ilişkiler yarım yamalak, bütün sevgiler bölük pörçük. Sevmeye bile vaktimiz yok bizim.

Oysa teknolojinin nimetlerinden fazlasıyla yararlanıyoruz. Ne çamaşır yıkıyoruz ne de bulaşık, çayımızı kahvemizi makineler yapıyor, işlerimizi bir telefon, bir faksla hallediyoruz. Uçaklar bizi iki saat içinde dünyanın bir ucuna taşıyor. Hatta artık gitmeye bile gerek yok, internetle dünya elimizin altında. Ama yine de vaktimiz yok işte!
Bence doğanın kara bir laneti bu. Biz ondan uzaklaştıkça, o da bizden bütün zamanları çalıyor. Evet freni patlamış kamyon gibi yaşamanın hiç anlamı yok. Ayağımızı gazdan yavaş yavaş çekelim ve biraz mola verip ruhumuzun da bize yetişmesini bekleyelim artık. Aceleye ne gerek var?

Hayat yalnız biz izin verdiğimiz gibi geçer. İyi ya da kötü hızlı ya da yavaş... Her şey bizim elimizde, sevgi de, aşk da, başarı da.

Ama ancak kendi ruhumuzla buluştuğumuzda...


CaN DüNdaR

10 Haziran 2009

Kus Nârını Rahatla...



Artık gece olmuştu...

Sisli bulutların ardında düğümlenmiş yüreğiyle geceye nâr'ını haykırıyordu...

Gaflet perdeleri aralansın istiyordu günbegün sanki içinde ki sızı onu harekete geçiren çiğ tanelerinin içindeki masumiyeti perçinliyordu gönlünde...

Yağmur sert gelmişti bu sefer; hırçın, yalın bir o kadar da had bildiren cinsten...

Yağmur taneleri vurdukça cama içindeki gönül bağlaması döküyordu terennümlerini bir bir tıpkı sıtma tutmuş bir ağacın meyvelerini dökmesi gibi; gamlarını, demlerini fem'inden...

Hani demiş ya şair; fem'inin rengi aksetmiş tenine yeni açmış güle benzer diye işte o misal bu fem rengi içbükeylerin dışa vurumundan mütevellit ateş toplarının ten'e bırakmış olduğu derin izler olsa gerek... Saplantılar, sitayişler, takıntılar... ne varsa dökülmeliydi bugün akıp gitmeliydi özünden yağmur eşliğinde...Ve öylede oldu; yağmur aktı, aktıkça rahatladı öz, döndü göze ve baktı Alem'e rikkatle ve de dikkatle..

O sanmalardan zannlar doğdu, zannlar hareket... iz düşümleri yol oldu ruhuna aktı nehirlere, nehirler taştı döküldü ırmaklara... aktıkca ferahlıyor su misali serin su misali derin... Derinlerde bulmuştu kendini, özünü, benliğini... O'da bilirdi ki tene temizlik nasıl su ile yapılıyorsa içe temizlikte aynı mantıkta olmalıydı ve öyle de yaptı...İçsel yolculuğu bittikten sonra yıkadı özünü gözyaşlarıyla tıpkı yağmur gibi tıpkı sel gibi tıpkı okyanuslar gibi yaşları aktı aktı aktı...

Bu akmalar, bakmaları getirdi ardından... Baktıkça öze aktı göze yaşlar en derunundan kifayetle ve de sitayişle... Artık daha iyi hissediyordu kendini; kendini kendiyle oracıkta bıraktı ve aktı gözleri uykunun ölüm sessizliğine... Bir dahaki iç temizliğine dek ferah ve de refah saçarak etrafa...

ŞÜKRAN BATTAL

Muhabbetle dostlar...

Dipnot; yazılarıma ara vermiş olmamdan dolayı sitem dolu sölzer almış bulunmaktan ötürü sizler için yine yeniden paylaştım terennümlerimi;) umarım memnun kalmışsınızdır zira bendeniz mahcup eden yakın alakanızdan ziyadesiyle memnunum;)

Çilek rüyalarına devam...



Kedi dilli yaş pasta;

Uy ben senin diline kurban olayım kedicik diliymiş ne güzel bir benzetme hatta teşbih-i beliğ...;)))

Hemen malzemlere geçelim;

*1 paket kedicik dili bisküvisi
*1 lt. süt
*1 su bardağı un
* 1 paket vanilya
*1 adet yumurta
*1 su bardağı şeker

Hazırlanışı;

Öncelikle kedicik dillerimiz şekerli süt ile ıslatılır ve itinayla borcama menemen testisi kılığında dizilir, akabinden derin bir tencerede süt, şeker ve un üçlüsü kıvam alıncaya kadar pişirilir son olarak vanilyamız da koyup ocaktan alınır ve 1 adet yumurta kırılıp hızla çırpılır ki yumurta pütürleşmeden sıcaklıkla ve çeviklike muhallebimizde erisin gitsin, parlaklık ve şıklık versin;)

Ki öyle de oldu sonuç mükemmel sevgiyle tavsiye olunur;)

Evet nerede kalmıştık? pişen pudingimizden önce temizlenmiş çileklerimizi ortadan ikiye kesip kedi dillerimizin üstüne dizelim ( ben çilkeleri biraz pudra şekeri ile tatlandırdım) ve hazırlamış olduğumuz pudingimizide üzerine döktük mü işlem tamamdır;)

Afiyet olsuuun.




Yine çilek, hep çilek...

Şimdi ki çilekli tarifimiz kekli güzellik;)

kek malzemeleri;

*3 adet yumurta
*1 su bardağı şeker
*1,5-2 su bardağı kadar un
*1 avuç çekilmiş ceviz
*1 avuç çekilmiş badem
*1 avuç kuru üzüm
*Yarım su bardağı eritilmiş tereyağı
*1 kahve kaşığı tarçın
*1 adet kabartam tozu
*1 adet vanilya
*1 çimdik tuz

Çikolata sos tarifi;

*2 çorba kaşışı kakao
*4 kahve kaşığı nişasta
*3 yemek kaşığı toz şeker
*fındık kadar tereyağı (parlaklık için)
*2 su bardağı süt
*Arzu edilirse hazır çikolata sos ilede gayet güzel oluyor denenmiştir;))

Hazırlanışı;

Yine söylüyorum hep söyliyeceğim oda ısındaki malzemelerimiz sırasıyla; önce yumurta ve şekerler iyice çırpılacak akabinde yağımız, unumuz(kabartma tozlu) ve kuru yemişlerimiz koyulacak, çırpılacak ve 180 dercelik fırınımıza yollanılacak...

Kekimiz piştiğinde ılık iken sosumuz dökülecek ve çilek, muz gibi yakışan meyveler ile süslenicek ki tadından yenmesinde bize kelsın değil mi ama;)

Hadi canlar afiyet ola!

29 Mayıs 2009

Kıymalı Poğoça;)



Canınız fırından yeni çıkmış miss gibi poğoçamı çekti canlar hiiiç merak etmeyin periniz size yetiştirdi en Alasından...^(a nın üzerinde şapka var arkadaşlar çok rica edicem uzatarak okuyun;)))

Buyurunuz tarif:
Malzemeler;

*1 Paket yaş maya
*1 kg. un
*1 su bardağı yoğurt
*1 su bardağı sıvı yağ
*1 tatlı kaşığı şeker
*1,5 tatlı kaşığı tuz
*Aldığı kadar ılık süt

İç malzemesi;

*500gr. kıyma
*1 büyük baş soğan
*2 tane kırmızı biber (salçalık diye tabir ettiğimiz)
*1 dal maydanoz
*tuz, karabiber

Hazırlanış;

unumuzu derince bir kaba alalım ortasını açalım sırasıyla; mayamız, ılık sütümüz, şekerimiz, yoğurdumuz, sıvı yağımız ve son olarakta tuzumuzu ilave ede ede güzel ele yapışmayan bir hamur elde edelim ve mayalanmaya bırakalım (20dk. kadar) mayalanan hamurmuzun iç harcını(kavrulmuş kıyma, soğan ve bibere ek olarak kavrulmamış maydanoz tuz ve karabiberden müteşekkil;) itinayla ve sevgiyle koyalım istenilen şekli verip üzerinde parlaması açısından yumurta sarımızıda sürelim ve tekrar tepside 20 dk. kadar mayalandırıp pişmeye gönderelim (180 derece ve önceden ısıtılmış)

Sonrasını hayal edin arkadaşlar zira ben ağzımın suyunu oyalamakla meşgulüm:DDD

Sıcak bir çay, sevgi dolu bir muhabbet ee daha ne olsun arkadaşlar çalsın sazlar oynasın kızlar....

muhabbetli bir günün ardından tatlı rüyalı ferah uykular diliyorum her birinize;)

26 Mayıs 2009

Lor tatlısı;)



Süpper bir kıvam süpper bir lezzet sevgiyle tavsiye olunur,)

Buyurunuz efendim...

Malzemeler:

*Yarım k.g tuzsuz lor
*1 su bardağı süt
*1 su bardağı irmik
*1 adet yumurta
*kabartma tozu
*1 çorba kaşığı şeker

Şerbeti;

*500 gr. şeker (yaklaşık 3 su bardağı yapıyor)
*3,5 su bardağı şeker (ben buçuk yapıyorumki buharlaşma paYı bırakıyorum şerbette;)
*Bir kaç damla limon suyu

Hazırlanışı;

Yumurta ve şeker çırpılır, sırasıyla; süt, irmik, lor ve kabartma tozu ilave edilir ve tepsiye dökülür önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında pişirilir, soğuk şerbet ile buluşturulur...

Künefe gibi peynirli tatlıları seven dostlara muhabbetle ikram edilir...

25 Mayıs 2009

Waffel;)



Sevgili dostlar sizler için daha önce denemiş olduğum bir lezzetin birde Alman usulü olanının tarifini paylaşmak istedim buyurunuz efendim;)

Malzemeler;

*5 adet yumurta
*250 gr. pudra şekeri
*250 gr. un yaklaşık 1 su bardağı
*bir çimdik tuz
*1 Paket Vanilya
*1 Paket Kabartma tozu

Hazırlanışı;

Şeker ve yumurta bir güzel çırpılır, iyice köpüren malzemeye un elenerek ilave edilir ve diğer malzemelerde konularak pişirmeye hazır hale getirilir;)

Malum aparatımız olan Waffel makinasında pişirilir;)
Üzeri arzu edilen sos çeşitleriyle süslenerek servis edilir...

BENDENİZ ÇİLEK MEVSİMİNİN TADINI ÇIKARANLARDAN OLDUĞUMDAN ŞU SIRALAR TARİFLERİMDEN KENDİLERİNİ EKSİK ETMİYECEĞİM DUYRULUR;)))

Afiyet bal şeker;)

15 Mayıs 2009

Hanım göbeği tatlısı;)



Sevgili muhabbet gönüllüsü dostlarım bugün sizler için Osmanlı mutfağı'nın geleneksel tatlılarından hanım göbeği tatlısını denemiş bulunmaktayım; inanın bana çok başarılı bir tarif zira ilk defa denemiş olmama rağmen çok beyenildiğinin müjdesini verebilirim;)

Gelelim tarifmize...

Malzemeler;

*1 bardak su
*2 yemek kaşığı tere yağı
*1 su bardağı un
*1 veya 2 adet yumurta(ben tek adet kullandım)
*1 fiske tuz

Şerbeti için:

*1 su bardağı şeker
*1,5 su bardağı su
*Birkaç damla limon suyu

Kızartmak için;*Sıvı yağ;)

Hanımlar görüldüğü üzere malzemlerimiz az ve öz;) öncelikle şerbetimizi kaynatalım ve bir kenara alalım ki soğusun;)

Daha sonrasında; orta boy bir tencerede, orta boy ateşin üstünde 1 bardak suyumuzu kaynatalım, içine 2 yemek kaşığı tere yağını ilave edelim, eriyen tereyağımızla buluşan suyumuzun içerisine 1 su bardağı unumuzu, bir fiske tuzumuzu ilave edelim ve bir çırpıcı yardımıyla hızla karıştıralım ki un kokusu gitsin, hamur tencereden çabuk ayrılacaktır bu işlem hamurumuzun olduğunun belirtisidir;)

Hazırlanmış olan hamurmuzu hafif ılıtalım ve içerisine yumurtamızı kırıp iyice yoğuralım, yoğurma işlemide tamamlandıktan sonra elimizle küçük parçalar koparıp ismiyle müsemma bir tatlı olması bakımından hanım göbeği şekli verip önceden ısıtılmış ayçiçek yağımızda yine orta ateşte kızartalım( orta ateş diyorum zira bu hamurmuzun özelliğindendir ki içi hamur kalmasın;)

Altın sarısı kıvamında şekil A'da da görülmüş olduğu üzere kızaran göbeklerimizi soğumuş olan şerbetimizle buluşturalım ve çıkarıp servis yapalım...

DİPNOT;Tarçın severlere tarçın tavsiye edebilirim zira çok yakışıyor lakin orjinalinde yok;)

Dillere pelesenk, sohbetlere neşve bir tatlı buyurunuz afiyet olsun efendim;)



Muhabbetle...

07 Mayıs 2009

Tuzlu Muffin;)



Canlarıııım!

Çay saatleriniz nicedir boşmu geçiyoooor? kıyamam ben sizlere:( işte geldim burdayım ben bu işte ustayımmmm..
Bugün sizler için tuzlu muffincikler hazırladım çay saatlerinde veya hafta sonu kahvaltılarınızda (artık paşa gönlünüz nassıl arzu ederse;) kuzucuklarnızla(diyorum zira asıl onlar bayılacaklar;) ve sevdiklerinizle paylaşın diyeee..

Buyurunuz alınız tarifimiz burda;

Malzemeler:

*2 su bardağı yoğurt
*3 yumurta
*1 su bardağı sıvı yağ
*kek kıvamından az biraz daha yoğunluk sağlayacak miktarda un
*kabartama tozu
*tuz

İşte asıl olay şimdi başlıyooor...

Elde edilen kek kıvamından az biraz daha yoğun olan hamurumuzun içine doğranmış sosiscikler, siyah, yeşil zeytincikler, sucukcuklar, kaşar peynirciği yahut beyaz peynir az biraz kekik ve nane de kattıkmı tamamdır (doğru 180 derecelik fırına...);ister tepside isterseniz benim gibi kağıtta pişirip sevgiyle ve de muhabbetle ikram edebilir ve sonunda yanağınıza koccaman bir öpücük alabilir bu sayede pozitif enerjiyle dolabilirsiniz;)

afiyet olsun;)

21 Nisan 2009

Üç renkli börek ve çilekli tart;)



Sevgili muhabbet gönüllüsü dostlarım;

Sizler için yine yeniden bir tarif denemiş bulunmaktayım inanın bana hem görüntü şık hem lezzet harika!
Sevgiyle tavsiye ederek malzemler ve yapılışı kısaca tarif edeyim;

Malzemelerim;

*1 bağ ıspanak
*4 adet iri havuç
*300 gr kadar kıyma
*1 adet orta boy soğan
*3 adet yufka
*sıvı yağ
*tuz
*karabiber

Hazırlanışı;

Efendim öncelikle yufkamızın bir tanesini seriyor ve üzerini yağlıyoruz; bir tarafta temizlemiş ve parçalamış olduğumuz ıspanakları baharatla şenlendirip, çiğden yufkamızın üzerine yayıyoruz akabinde ikinci yufkamızı seriyor, yağlıyor ve üzerine rendelenmiş, tuzlanmış çiğden havucumuzu serpiştiriyoruz en son olarakta üçüncü yufkamızıda koyup yine; bir tavada soğanla birlikte kavurup baharatla buluşturduğumuz kıymamızı yufkayla barıştırıyor ve itinayla yuvarlayıp rulo haline getiriyoruz; tepsiye sığması açısından ikiye kesersek daha rahat ederiz son olarakta üzerini yağlayıp 180 dercelik fırına gönderiyoruz üzeri kızaran böreğimizi başka bir fırın tepsisiyle sıcaklığını koruması açısından kapatıyoruz ve dinlendikten sonra kesip servis ediyoruz;)

Hayatınızda küçük şıklıklara yer vermeniz dileğiyle...

Geçiyorum tatlı tarifime;



Aslında kendisine tart demek yanlış olur zira hamuru yumuşaktır ben görüntü açısından tarta benzettiğim için böyle adlandırdım siz layık bir isim önerirseniz hemen değiştiririm hiç sorun değil;)

Hamur malzemem;

*3 adet yumurta
*yarım su bardağı sıvı yağ
*1 su bardağı süt, yoğurt karışımı
*1 su bardağı şeker
*1 avuç kadar kuru üzüm
*yarım su bardağı kadar fındık içi
*bir yemek kaşığı kadar hindistan cevizi
*1 paket çilek esanslı vanilya
*1 paket kabartam tozu;)
*kek kıvamını tutturacak kadar un.

Hazırlanışı;

Malzemelerimizi kek kıvamında çırpıyor ve 180 derecelik fırında; üzeri kızarana kadar pişiriyoruz ve ılımaya bırakıyoruz.

Kreması;

*1 lt süt
*5 yemek kaşığı tepeleme un
*6 yemek kaşığı tepeleme şeker
*vanilya
*fındık kadar tereyağı yahut margarin (parlaklık vermesi açısından)
*Arzu ederseniz yoğun tat sevenler için 1 paket krem şanti kremamız ılıyınca içine ilave edip bolca çırpabilirsiniz;)

Muhallebimizi hazırlıyor, mikser yardımı ile çırpıyor ve kekimizin üzerien döküyoruz son olarakta mümkünse servis aşamasında dilimlenmiş çilek ve bol pudra şekeri eşliğinde ikram ediyoruz.( bendeniz kremayı döker dükmez limonla ıslatılmış ve dilimlenmiş çileklerden bir miktar koydum servis aşamasında ise tekrar taze çilek ve pudra şekeri ile buluşturdum;)

Afiyet olsun! Bir kupa kahve ve sevdiklerinizle en nadide sohbetler eşliğinde...

09 Nisan 2009

Kepekli ev ekmeği ve Hellimli salata;)



Malzemeler:

*3 su bardağı kepekli un(hamurumuz toparlanıyorsa kıvam tutmuş demektir; bizler burda ölçü veriyoruz lakin sizler unun markasını dikkate alınız lütfen;)
*1 su bardağı ılık su
*1 paket ınstant maya
*1 yemek kaşığı şeker
*2 tatlı kaşığı tuz
*2 yemek kaşığı süt
*2 yemek kaşığı zeytin yağı

Hazırlanışı:Bendenizde ekmeklerini evinde yapmaya çalışan bayanlardanım işte sizler için ekmek yelpazemden bir renk;)

Öncelikle unumuzu yoğurma kabına alalım ortasını açalım ; şeker ve mayayı buluşturduktan sonra diğer malzemleri ekleyelim ve mayalanmaya bırakalım sonrasında şekil verip fırın tepsisinde az biraz daha mayandırdıktan sonra 180 derecede pişirelim ortalığı mis gibi bir ekmek kokusu sarınca ekmeğimiz pişmiş demektir afiyetle özellikle de sabah kahvaltılarınızda tüketebilirsini;)



HELLİMLİ TÜRLÜ SALATASI;)



Sevgili dostlar;
Salata bildiğimiz salatalardan hani canınız hangi sebzeleri çekiyorsa onları hemhal edip yapıyoruz ya yalnız tek fark içine helli peyniri rendeleyip yine üzerine dilimlenmiş ve kızartılmış hellim koyuyoruz;)

Özellikle rejimde olanlara doyurucu ve sağlık deposu bir salata...

Birde sizler için bir salata püfümü paylaşayım; salatalarda sosun sırası gerçekten lezzet açısından önemlidir test ettim işte sıra; öncelikle tuz ile harmanlıyoruz sonrasında limonumuzu yada nar ekşimizi koyuyoruz ve son olarakta yağımızla parlaklık veriyor ve sunuma hazır hale getiriyoruz;)

Afiyet ola!
Hayr ola!
Bereket ola!

07 Nisan 2009

Ispanaklı,mantarlı tavuk sarma;)




Ev perisi'nin gönüllüsü sevgili dostlarım;

Sizler için yine ve yeniden bir tarif denedim muhteşem bir lezzet..

Lakin bende ölçü sorunu olunca yaptıklarımı ölçülendirmem zor oluyor o bakımdan sizlere kabaca tarifi vericem arzu eden arkadaşlarım için tarifimizi ölçülendirebilirim sizi mi kırcam;)

Malzemeler;

*Dövülmüş ve sosta(zeyetinyağı, yoğurt, sarımsak, soğandan müteşekkil)bekletilmiş tavuk göğüsleri
*şöööle bir demet kadar ıspanak
*1 paketten az mantar
*1 büyük baş soğan
*2-3 diş sarımsak
*tuz
*karabiber

Üzeri için; salça, yoğurt ve susam

Hazırlanışı;

Tenceremize yağımız koyup soğanlarımız kavuruyoruz daha sonra ıspanak ve mantarlarımızı, sarımsağımızı (sarımsağımızı neden soğanla birlikte ilave etmiyoruz diyen arkadaşlarım olabilir şöyle izah edeyim; soğan kavruldukça karemelize olur ve karemelize oldukça da daha çok lezzet verir lakin sarımsak çabuk yanar ve yanınca da kötü bir tat verir bunuda dipnot olarak söylemeden geçemiyeceğim) ilave edip tekrar kavuruyoruz akabinde tuz karabiber ve işte iç harcımız hazır;)

Önceden soslanmış ve dövülmüş tavuk göğüslerimizi yayıp içine karışımdan bir miktar koyup rulo yapıp ve kürdan yardımıyla sabitliyoruz; son olarakta üzerine az biraz salça,yoğurt,yağ sosu hazırlayıp(ben direk pişirip üzerine kaşar ve susam koydum olay tamamen keyfe keder;) sürüyor ve susam ile şenlendiriyoruz;)

Veeee 200 derecelik fırında takriben yarım saat pişirip indirmeye yakın rendelenmiş kaşarı serpip fırından alıyor ve şekil b de görülmüş olduğu üzere safranlı pilav eşliğinde servis ediyoruz...


05 Nisan 2009

Portakallı zeytinyağlı kereviz...



Sevgili dostlar farkındayım mamalara ara vermiştim uzun süredir lakin şimdi burdayım;)

Kereviz severlere yeni bir alternatif olsun diyerek sizler ve de kendimiz için denemiş olduğum portakallı kereviz tarifimi paylaşmak istiyorum...

Malzemeler:

*1 kg kereviz
*1 adet büyük boy kuru soğan
*1-2 diş sarımsak
*1 adet orta boy havuç
*2 adet orta boy patates
*2 adet portakalın suyu
*1 adet limonun suyu
*1 çay bardağı zeytin yağı
*1 adet kesme şeker
*damak zevkinize kifayet tuz

Hazırlanışı;

Zeytinyağımızı tenceremize alıyoruz ve soğanlarımızı bir güzel kavuruyoruz; ardından patates, kereviz ve havuçlarımızı ilave ediyoruz, hafif kavurma işleminden sonra bir iki diş sarımsak ve akabinde portakal ve limon suyunu, tuzu, şekeri koyup tencermizin kapağını kapatıyoruz pişmeye yakın (yeşil ve albenili olsun diye) kereviz yapraklarımızı ilave edip pişme süresini(kısık ateşte) tamamlıyor ve servise hazır hale getiriyoruz...

Bir ikinci pişirme alternatifi zamandan tasarruf etmek isteyen hanımlarımız için; saydığımız tüm malzemeler düdüklü tenveremize çiyden itinayla yerleştirilir ve düdüklü sinyalini verince 5 dakikada hazırdır afiyet olsun;)

Muhabbetle...

24 Mart 2009

PENCERE;)

Çok hoş bir anektotu muhabbetle paylaşmak isterim...

Genc bir cift, yeni bir mahalledeki yeni evlerine tasinmislar. Sabah kahvalti yaparlarken, komsu da camasirlari asiyormus. Kadin kocasina ' Bak, camasirlari yeterince temiz degil, camasir yikamayi bilmiyor, belki de dogru sabunu kullanmiyor.' demis. Kocasi ona bakmis, hicbir sey soylememis, kahvaltisina devam etmis.

Kadin, komsusunun camasir astigini gordugu her sabah ayni yorumu yapmaya devam etmis.

Bir ay kadar sonra, bir sabah, komsusunun camasirlarinin tertemiz oldugunu goren kadin cok sasirmis 'Bak' demis kocasina ' Camasir yikamayi ogrendi sonunda, merak ediyorum, kim ogretti acaba ?'

'Ben bu sabah biraz erken kalkip penceremizi sildim' diye cevap vermis kocasi.

Hayatta da boyle degil midir ?

Baskalarini izlerken gorduklerimiz, baktigimiz pencerenin ne kadar temiz olduguna baglidir. Birini elestirmeden ve hemen yargilamadan once zihin durumumuza bakmak ve 'iyi' olani gormeye hazir olup olmadigimizi farketmek guzel bir fikir olabilir ....

Pencerelerimizi temiz tutabilmek dileğiyle.

18 Mart 2009

İnsansın! farkın olsun;)



Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama
Yarım saat erkene kurulsun saatin.
Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin..
Pencerini aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin..
Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin...
Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin.
Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart,
Çek kızarmış ekmek kokusunu içine,
Bak güzelim kahvaltının keyfine.
Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis,
Önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin.
Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse, aydınlık bir gün dile.
Sonra koş git işine, dünden, önceki günden,
Hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla,
Ohhh şöyle bir hafifle
Bir güzel kahve ısmarla kendine,
seni mutlu eden sesi duymak için "alo "de
Hiç işin olmasada öğle üzeri dışarı çık
Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın, hatta üşü hava soğuksa...
Yürü, yürürken sağa sola bak, öylesine değil, görerek bak
Çiçek görürsen kokla ,köpek görürsen okşa ,
çocuk görürsen yanağından makas al.
Sonra,şöyle bir düşün, kimler sana yol açtı,
sen çok darda iken kimler seni ferahlattı,
hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı?
Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi?
Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen ara
Hatırlarını sor, öyle laf olsun diye değil, kucaklar gibi sor..
Bu sadece onların değil, senin de yüreğini ısıtacak,
yüzünde güller açtıracak.

Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel olsun..
Yemeğin ne olursa olsun, masanda illaki kumaş örtü olsun..
Saklama tabakları, bardakları misafire
Sizden ala misafir mi var bu dünyada
Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil,
vazife yapar gibi hiç değil,
Şöyle keyife keyif katar gibi, lezzete lezzet katar gibi,
eksik bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının..
Gece evinde, dostların olsun
Sohbetin yemeğin, kahkahan olsun..

Arkadaşım,
hayat bu daha ne olsun?
Ama en önce ve illa ki sağlık olsun!

Can Yücel

17 Şubat 2009

GÖNÜL SIZILARIMDAN...



Çiçeklerde sürgün gözlerim beyhude dolaşırken akşamlarda; gam-kasavet lâl olmuş Tuti-yi mucizelerde...

Sensizliğin maskaralığı sarmışken ruhumu, hasta yataklarda arar oldum benliğimi...

Hasret akşamları kurşunlarken beynimi; dar gelir oldu gönül köşkleri nefessiz kaldım...

Bilir misin nasıl feryat eder bülbüller seher vaktinde? güledir âh-u zâr-ı; dilşâd gönüllerden akan bal misali kekremsi bir o kadarda iz bırakır suretlerde ve dimağlarda amansız vede umarsız...

Sana gelmek, gelip kapında ölmek!
Sana gelirken; gümüş kutularda sakladığım benliğimle, hamasetimle, acizliğimle gelmek...

Gelmek; gelirken gelmeyi düşünmek, ölürken ölmeyi düşünmek, severken sevmeyi düşünmek, yanarken yanmayı düşünmek zil-zurna sarhoş olmak ulviliğinde...

Hayranlığım; mevcudattaki serzenişlerle büyülenirken, sanadır arz-u halim, sanadır büyürken küçülmem, sanadır ecirde fecri görmem...

Görmez olmuşken gözler, duymaz olmuşken özler, söylemez olmuşken femler; hangi yüzler sürsün gül kokuna tenini...

Yakışır mı; yakışmaz tavırlardan beslenen ruhlar misüllü boz bulanık gelmek; gelmek edebinde; edepsizliği giyinmek...

âlem-i şümûl göreneklerde; suya hasret gönüllerde hasreti perçinlemek; yakamozlarda sahte gülüşleri gözlemlemek!

Yakışır mı Ademoğlu!
Toprak ananın evladı!
Hiçler aleminden terfi etmiş aklı selim olması beklenen yaratık!
Gelde şu vaziyetinle sen yakıştır!
Yakışıksıza ne yakışır?
SEN yakışır BEN yakışır...

Gönlümün çimenleri ezilmişken, çiçekleri bir bir koparılmışken, hasret ayyuka çıkmışken sinelerde; sana gelmek, gelip kapında ölmek ne ulvi ERDEM!

Kalender gönüllerin hatırına, yetim başları okşayan eller hatırına, dövene elsiz; sövene dilsiz bedenler hatırına, BEN'likten vazgeçip BİZ olanlar hatırına, âlem-i Cihanda senkronize senfoni olmuş mevcudatın hatırına; katıver bizleri de BİZ lik hamuruna, yoğrulsun usta ellerde hayat bulsun gönüllerde...

O bereketli, şifalı hamurlarla beslensin alem, beslensin de; beslesin tüm yaralı ruhları tıpkı annelerin merhametli göğüslerinden fışkıran ab-ı hayat iksirleri gibi...İksirciye ilham kaynağı olsun emi!

Sensiz saadeti tatmayan ruhlar; tatmış olsun erdem şarabını...

Şükran altun battal.

Muhabbetle CAN lar...

11 Ocak 2009

AŞURE NAM-I DİYER AŞARA;)




Tarifim'e burdan ulaşabilirsiniz;)

Aşure ayı hakkında bilgilenmek için lütfen buraya tıklayınız;)



Bu tabağın süslemesinide size bıraktım hadi bakalım gösterin marifetlerinizi;))

Aşureler bahane olsun, muhabbetler şahane olsun dileğim tüm Dünya için...

Sevgili dostlar aşure yaparken dedim ki iç sesimle;

Bu kadar farklı bakliyat, aynı tencerede bir araya gelebiliyor ve ortaya muhteşem bir tatlı çıkıyor; şu Dünya tenceresindeki bizlerden nedense hep acı şeyler çıkıyor anlayamıyorum vesselam!

BURASI DÜNYA!




Gece gece gece
Burası dünya ve biz artık çok sıkıldık.
Oyun bitti, zifiri karanlıkta belalar uçuşuyor
Dünyanın yalanları, uçakları ve bombaları arasında solup giden ömrümüzü
Kuşa çeviren yasalardan, yönetmeliklerden, nizamnamelerden sıkıldık
Telefon seslerinden, akıp giden televizyon görüntülerinden, bilgisayar tıkırtılarından, gazete hışırtılarından
Alıp başımızı gitmek istiyoruz
Alıp başımızı sana gelmek istiyoruz
Sana gelmek
Sana gelmek, orada kalmak istiyoruz


Çok unuttuk hatırlamak istiyoruz
Başımızın okşanmasını, gözyaşımızın silinmesini, kolumuza girilmesini istiyoruz
Yağmurunu ve meleklerini yeniden istiyoruz
Rüzgârın sesini, ırmağın sesini,
Dağların dağ, denizlerin deniz, kadınların kadın, çocukların çocuk
Erkeklerin erkek, ekmeğin ekmek, nanenin nane olduğu bir dünyayı yeniden isterken
Seni istiyoruz aslında Bunu söyleyemiyoruz


Her yer gece, çok gece
Ve biz meleklerini istiyoruz Rabbim
Çok yenildik yetmez mi
Bir bankanın önünde, bir koltuğun altında, bir ziyafetin ortasında, bir günahın tenhasında
Büyütüp durduk siyahı


Kuşlar gibi bakarken
Kuşlar gibi vurulan çocuklarla
Çok yenildik yetmez mi
Bir mermiyle değişirken dünyamız
Kulağımızda uluslararası bir kınama
Büyük büyük yokluk yurdunun uğuldayan sorusuyla giriyoruz toprağa
Dünya değişti ama kapı nereye açılacak
Biteni biliyoruz şimdi ne başlayacak


İşaretler ortadayken çöllere daldık
Kalp verdin korkunç yaralandık
Akıl verdin, iyiliği esir aldık
Ekranda kıtadan kıtaya atılan bir füze
Gazetede karşı kaldırıma geçerken çiğnenen bir adam
Durmadan dönen bir dünyada nerede olunabilirse
Orada bile değiliz ve bilmiyoruz böyle nasıl
Çamur olabilir kan olabilir karanlık olabilir böyle nasıl
Ele geçirir dünyayı gece
Gece gece gece
Her yağmur tanesini bir melek indirirken yeryüzüne
Her yalanı yüz şeytan taşıyor olabilir mi
Bilmiyoruz
Çünkü
Bilincimiz içerken binlerce yılın karmaşık şurubunu
Kameraya bakıp kalabalık şeyler söylemek ve gülümsemekle meşgulüz şuan
Sonra oturup düşüneceğiz bütün bu olanları


Bu olanlar! Çok şey şüphesiz
Ama vaktimiz kalırsa oturup düşüneceğiz...

Şiir arzuhalimizdir sevgili İbrahim Sadri'nin gönlünden dökülen nağmelerin diyargam gönüllerde hayat bulması olur tek temennim...

Lütfen seyirci kalmayalım!