31 Aralık 2008

Yeni yıl;)



Bugün hergün olduğundan daha bir dingin vede herşey zıttı ile güzeldir mülahazasıyla heycanlıydı; gözleri çakmak çakmak, bedeni ve ruhu senkronize dans ediyordu...Güneş bir başka tulu etmişti bugün doğudan...

Yatağından bir hışımla fırladı hemen perdeleri ve camı sonuna kadar açtı; gece boyu inceden yağan kar tüm mevcudatı, evlerin çatılarını, arabaların üzerini, elektirk tellerini , çöp konteynırlarını tüm kirlerinden ve hali hazırdaki yaşanmış şerli olaylardan arındırmanın vermiş olduğu letafetle örtmüştü...

Uzun uzun seyre daldı alemi tane tane yağan kar eşiliğinde...nasılda tane tane vede topaklanmadan yağıyordu; Babaannesinden duymuştu her kar tanesini bir melek itinayla indiririmiş yeryüzüne...daldı gitti yaşanmışlıkların verdiği derslere; çocukluğuna, gençliğine...Ta ki karın parlak beyazı gözlerini kamaştırıncaya denk..

Bugün yapılacak çok işi vardı; hemen zamanda yolculuğuna kısa süreliğinede olsa ara verip bulunduğu an'a döndü; hayal gücü ne hoş bir şeydi insan hayalinde heryeri ziyaret edebiliyor anılarına ücretsiz vede külfetsiz yolculuk yapabiliyordu...

Evet bugünü diğer günlerden özel kılan şey yeni bir yıla yelken açılacak günün arefesiydi; Tüm Dünya'nın umutlarının coşup taşmasına start veren yep yeni 0.km bir yeni yıl daha...

Madem her gelen yeni yıl umut oluyorsa insanoğluna O'da bir katkıcık yapabilmeliydi riskli hayatın balyalarına...

Her yeni yılda öncelikle; sağlık ve esenlik dilenirdi gönülden...ardından nasıl olsa gelirdi; para, şans, mutluluk...

Önce sağlık! Cihan padişahı Kanuni'nin 'Halk içinde muteber bir nesne yok Devlet gibi; olmaya Devlet Cihanda bir nefes sıhhat gibi' söylemini diline pelesenk edip düştü yollara...önce uğradı bir şekerlemeci dükkanına ve aldı rengarenk şekerlemelerden, çikolatalardan...albenilerini dahada arttıracak cicili paketlere sardırarak; sevinçle aldı paketlerini kucağına satıcıya tüm olumlu enerjisiyle sıcacık ve samimi gülücükler emanet bırakarak...emanet zira O'da aldığı bu paha biçilmez ve neşesine, enerjisine katkı sağlayan emaneti saçtı gün içerisinde gelen tüm müşterilerine...eee nede olsa gülmek bulaşıcıydı;)))veee nasılsa ücreti ve külfeti hiç yoktu...lakin kazanımları pek çoktu...işte bu idrakle aldı emaneti bir başka emanetçiden diğer emanetçilere kadife kutularda inci misüllü sunabilmek için...

Elif bir çocuk neşvesiyle; güleryüzünü ve selamını esirgemeden geçip gittiği yolardan vardı bir küçük oyuncakçı dükkanına hızla daldı içeri mutlulukla...hayatında ilklerden birini daha yaşıyordu...bu ilk artık hayatının mütemadiyeni olacaktı bunda kararlıydı. Elleri uzandı saçları örgülü bebeklere, pofuduk ayıcıklara, gıcır demir arabalara...sardırdı 3-5 o gün için ayırdığı yevmiyesinin yettiği kadar, koydurdu cafcaflı paketlere iyi yıllar dileyerek çıktı kapıdan tuttu bir hastahanenin çocuk servisi bölümünün yolunu...

Çok heycanlıydı; servisin kapısına geldiğinde önce diyafram nefesi aldı derinden; saçlarını düzeltti ve girdi içeri ılık bir meltem rüzgarı tadında...

Yavrucaklardan bazıları ilaçların etkisiyle uyudu uyuyacak, bazıları mutsuz ve yalnız olmanın verdiği girdapla yatağa mahkum, bazıları ise diyet akşam yemeklerini bitirmek zorunda olmanın tatsızlığıyla bakakalmışlardı içeri giren bu güleryüzlü, samimi ve enerji dolu ablalarına...Birden filmin karesi olduğu yerde koptu ve az önceki bezgin suratlar birden bire ışıltı ve heycan mimikleriyle bezendi...

Elif her bir yavrucakla yakından ilgilendi, onlara hediyelerini ve şekerlemelerini takdim etti espiriler eşliğinde; çocukların sevincine diyecek yoktu hani kızgın kumlardan serin sulara atlar ya insan sıcak bir yaz gününde aynen öyle;))Yavrucaklardan kimilerinin gözlerinden akan damlacıklar göl, deniz ve okyanus olacak ve bu okyanuslarda nice gemiler yüzdürülecekti...

İçinden sanki golfstrim sıcak su akıntısı geçmiş gibi oldu bu çetin kış gününde...

Artık biliyordu çocuklarla girdiği enerji alışverişi o yılı harika yapacaktı bundan emindi...

Daha önce yaşamadığı kadar hoş bir duygu içinde ayrıldı hastahaneden... ardında bıraktığı gülen gözler, motive olmuş bedenler eşiliğinde...

Umutlara el ayak bir yıl diliyorum...

Şükran Altun Battal.

Muhabbetle...

04 Aralık 2008

Bayram hazırlıkları;)

Eveeet sevgili muhabbet gönüllüsü dostlarım;

Öyle zannediyorum ki evlerde hummalı bir o kadar da muammalı bayram hazırlıkları başlamıştır; sizlere ev perinizinde ufakta olsa fikir babından iki katkıcığı olsun istedim bayram arefesinde...(belki fırsatım olmaz diyerek bugün sizlerle paylaşayım istedim) Farklı tat arayanlara pratik, lezizi tarifler....



İlk tarifimiz pratik samsa tatlısı;

Malzemelerimiz;

*yarım paket milföy hamuru
*bir kase ceviz içi
*bir adet yumurta akı
*1 yemek kaşığı toz şeker
*arzu edilirse üzeri için yumurta sarısı

Şerbeti için;

*2 su bardağı şeker
*2 su bardağı su(suyu, kaynamada buharlaşmasını hesap ederek şekerden az fazla tutarsak daha hoş bir kıvam elde etmiş oluruz)
*çeyrek limon suyu
Ölçünüzü ikiye katlayabilirsiniz;)

Hazırlanışı;

Milföylerimizi ortadan ikiye kesiyoruz, ayrı bir kapta ceviz içi, şeker ve yumurta akımızı karıştırıyoruz ve ortadan ikiye kesmiş olduğumuz milföylerimizin ucuna yerkeştirip rulo yapıyoruz ( arzuya göre yumurta sarımızıda sürüp) 180 derecelik önceden ısıtılmış fırınımıza görücüye çıkacak bir genç edasıyla yolculuyoruz;)

Kızaran tatlımızı çıkarıp üzerine önceden hazırlayıp, soğumaya bıraktığımız (bir rivayete göre samsa tatlısnın şerbetide sıcak veriliyormuş ben uygulamadım zira hamur olacağına kanaat getirdim) şerbetide verip dinlendiriyoruz ve afiyetle tadına bakıyor ve sonra misafirleimize ikram ediyoruz ki bir falsoyla karşılaşmayalım;)))



İkinci tarifmiz brovni tadında, kurabiye görünümlü, şerbetli tatlıcıklar...

Malzemeler;

*3 Türk kahvesi fincanı pudra şekeri
*2 adet yumurta
*1 paket (yumuşak) margarin
*3 yemek kaşığı kakao
*1 adet kabartma tozu
*1 adet vanilya
*Aldığı kadar un
*Tarifte olmamakla birlikte; yakışacağını düşündüğümden ceviz içi ilave ettim vede yanılmamış olduğumu bizzat müşahade ettim sevgiyle tavsiye olunur;))

Şurubu;

*3 fincan(türk kahvesi)su (2 fincan su, 1 fincan sütte olur)
*3 fincan şeker

Kurabişlerimiz sıcak, şurubumuz soğuk izdivaç ettirilir ve şekil b de görüldüğü üzere servise hazır hale getirilir...

Servis aşamasında yine , bizzat şahsen kendi yorumumu katmış bulunmaktayım;)



Çokta şık olduğunu düşündüğüm bu sunumun yardımcı elemanının ismini derhal zikrediyorum; kendisi pişmaniyedir efendim;))

Şerbetle buluşan ve mümkünse bir gece buzdolabında beklemiş olan kurabiyelerimizi pişmaniyelere dolayıp havalı bir görünüm elde edebilirsiniz (bu işlemi ikram aşamasında yapmanız önemle rica olunur zira sizinde akil ettiğiniz üzere pişmaniyelerimiz erir;)))

Şimdiden tüm dostlarımın bayramını en naif duygularımla kutlar sevdikleriyle birlikte cıvıl cıvıl bir bayram temenni ederim;)

Bendeniz'in akibetini soracak olursanız eğer; henüz bilinmiyor çünki sevgili fikir testimin deyimiyle koca kişisi bayram süresince, iş münasebetiye Amerika'da olacaklar biz ise Allah kerim;)))

Sevgili hayat arkadaşım; sanada iyi bayramlar;)

Muhabbetle...

02 Aralık 2008

Serzeniş...



Saftır duygular, tecavüze uğramaz ise; beyhudedir emekler, alınteri katılmamış ise; pembe afaklarda kaybolmaya mahkumdur sezdirilmezse sezgiler...

Dumanlı karanlıklarda kaybolmaya mahkumdur masum gülüşler, özlü deyişler...

Kendisine karşı olan saygısını yitirmiş ve akabindede kendisiyle işbirliği yapıp tüm insanlığa karşı olan saygısını yitirmiş egoizmi kendisine ilke edinmiş istisnai yüreklere bu dökülüşüm...

Hani vardır ya anlarım anlatamam dili bağlı gönlümün bundan çok bizarım işte bu minval üzere yürüsek eğer diyorum ki yazıcam hep yazıcam...Başka türlüsü müşkül ki ne müşkül, hatta müşkülpesent bir vaziyet...

Ey aklına güvenen yürek! Senin aklın daha sözlerine mukayet olamıyor...Aklı sözlerine mukayete yetmezle mübareze edilmez Lakin edilmeli bu yasaksa eğer delinmeli...

Kafdağının ardında mıdır hamaset nereye kaybolmuştur? Yüce gönüllü mucizelerin cenaze namazı ne zaman kılınmıştır ortada yoklar?

Anneler yavrularını bu minval üzere koklar, neneler ümitlerini çıkınlarında saklar... zaman saklama zamanı değil, insanlığı aklama zamanıdır...

Haydi çıkarın yüreklerinizden sevgileri, sezgileri , vergileri saçın altın misüllü kainata...

Düşsün ıztırarlı yüreklere kar tanesi gibi serin, yağmur damlası gibi saf ve temiz, berrak...

Sorsunlar biz kimiz? nereden geldik nereye gideriz?

Koyulsunlar yola enaniyet perdesini soya soya...

Zorluk yok, şekva yok, edepsizlik yok! Olsun bine kadar yok yok yok...

Varolsun varlığa yakışır hasletler; alayiş vede numayiş ile..

Haykırsın evrene!

Evet işte budur! insanoğlunun nüvesi, özü budur! Aslolan budur!

Başlar yastığa koyulunca, işte bu zafer her yerde duyulunca, güller açsın sinelerde ömür boyunca...

Bir demli çay olsam, gönüllere dalsam yedi düvele nam salsam, nam salsamda orada kalsam, muhabbetle yaraları sarsam ahhhh sarsam;)

Bir yüreğin nesi var binlerce yüreğin sesi var!

Son olarak eklemek isterim James Allen'in bir söz dizesini; Hareket; düşüncenin tomurcuklanması, neşe ve keder onun meyvesidir. Ve insan böyle kendi eseri olan acı tatlı meyvelerle yaşar...

Şükran Altun Battal.

Muhabbetle...