26 Ocak 2012

Ağlayan (zırlayan ) kek...;)



Tarif hafif, tarif leziz, tarif naif...

Yiyen her bireyden tam not aldı... Yaşlısından gencine, çocuğundan yetişkinine... size o kadar söyliyeyim...;)

Hatta ben söylemiyeyim tarif söylesin...;)

malzemeler:

*3 adet yumurta
*1 su bardağı şeker
*3 yemek kaşığı süt
*1,5 su bardağı un
*1 küçük paket kakao
* 1 paket vanilya
*1 paket kabartma tozu

keki ıslatmak için; 1 su bardağı süt

üzeri için; 1 paket kaymak tadında krem şanti
*1 paket bitter çikolata sosu (arzu eden okurlarımıza ev usulü çikolata sos tarifi verilir)
*süslemek için; hindistan cevizi yahut ceviz içi...;)

Hazırlanışı:Oda ısısındaki yumurtalarımızı derince bir kaba alıyoruz ve 1 su bardağı şeker ve 3 yemek kaşığı süt ile birlikte köpürene kadar çırpıyoruz... Akabinde un, kakao, kabartma tozu ve vanilya ilavesiyle akışkan bir hamur elde diyoruz... Renkli silikon muffın kalıplarımızı yağlıyor ve likit hamurumuzdan her birine yarısına kadar gelecek şekilde döküyoruz önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında pişiriyoruz; pişen kekimizin fırından çıkınca ilk hararetinden sonra 1 su bardağı soğuk sütümüzle ıslatıyoruz.
Önce şantimizi hazırlayıp minik keklerimizin üzerini sıvıyoruz ardından çikolata sosumuzu hazırlayıp ılıttıktan sonra tekrar çırpıp şantili keklerimizin üzerine ilave ediyoruz veeeeee buzdolabında 1-2 saat dinlenmeye bırakıyoruz...

Soğuk servis önerimizdir...

Afiyet olsun...;)

Tarifimiz bugünde üstad Üstün Dökmen söylemleriyle nihayetlensin...

Kulağa küpe mahiyetinde...

●- Güvenmediğin kimseye aleyhine kullanabilecek hiçbir koz verme.
●- İnsanlara doğru değer ver, hak etmeyenleri sil.
●- Kimseye yalvarma.
●- Asla dönüp arkana bakma.
●- Sır tutmasını bil.
●- Dostlarının yeri ayrı, sevgilinin yeri ayrı. Sevgilin için dostlarını, dostların için sevgilini satma.

●- Kimsenin lafıyla dolduruşa gelme, ama aklının bir köşesinde de tut.
●- Bir ilişkiyi kafanda bitirdikten sonra iki çift tatlı söz, iki damla gözyaşı için asla yumuşama.
●- Seni sevenlerle kullananları iyi ayırt et.
●- Seni dinleyip anlamaya niyetli olmayanlarla tartışma.
●- Emrivaki oluşturulan dostlukları kabul etme.
●- Eğer verdiğin o kişide kalmıyorsa ikinci bir sır şansı verme.

●- Kendini öven insanlardan kaç.
●- Karşındakinin doğruyu söylediğini varsayma.
●- Kendine saygını yitirmene neden olacak hiçbir şey yapma.
●- Sorunun olduğunda insanlar zaman ayırıp seni dinliyorsa onların öğütleri gözardı etme.
●- Göz göre göre su birikintilerine taş atma, mutlaka üzerine sıçrar.
●- Gözyaşlarının değerini bil. Onları hak etmeyenler için harcama.

●- Senin zekana inanan insanları hayal kırıklığına uğratma.
●- Kendini sev.
●- Dışarıdaki güneşe bakıp gülümse ve önünde koskocaman bir gelecek olduğunu unutma.
●- Dostluğunla yetinmeyenler için hiçbir fedakarlık yapma.
●- İnsanları kaybediyorsun diye ağlayıp sızlama, ama kazandığın insanların değerini bil.
●- Kimseye taşıyabileceğinden fazla değer verip bununla övünmesine fırsat verme.
●- İstediğini almak için asla duygu sömürüsü yapma.
●- Sana duyulan sevgiyi ve güveni istismar etme.

muhabbetle...

14 Ocak 2012

Pratik kaymaklı ekmek kadayıfı...;)



Bugün kü postumuzun kahramanı hangi tat mı diyorsunuz?- Hani beynelminel bir tatlımız vardır nan(ekmek) tatlısı..;)

İşte efendim hiçkimsenin hayır diyemiyeceği bir tatlıyı sizler için pratik ve lezzetli bir şekilde nasıl sunarızı bulduk ve paylaştık...;)

Buyurunuz efendim...

Malzemeler:

*4 adet yumurta (oda sıcaklığı)
*1/2 su bardağı şeker
*1 çay bardağı sıvı yağ
*2 kaşık hindistan cevizi
*yarım su bardağı ceviz içi
*1 su bardağı galeta unu
*1 paket kabartma tozu
*1 paket vanilya

Şerbeti için:*2 su bardağı şeker
*2 su bardağı su
*bir kaç damla limon suyu
(önceden kaynatılır ve soğumaya bırakılır)

Sunum aşamasında:* 1 paket kaymak tadında krem şanti
*1 su bardağı soğuk süt
(önceden hazırlayıp buzdolabına kaldıralım)

Hazırlanışı: Ilık yumurtalarımız şeker ile bir güzel köpürtülür akabinde sıvı yağ, galeta unu, ceviz içi, hindistan cevizi, kabartma tozu ve vanilya eşliğinde tekrar çırpılır ve yağlanmış tepsimize dökülür... önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında üzeri kızarana denk pişirilir...
Pişen tatlımız soğuyan şerbetimizle buluşturulur ve bu tat nasılmış soruşturulur...;)))
Hele birde kaymak tadında krem şantmizde; lezzete lezzet katmak için baş köşeye oturursa değmeyin keyfinize...;))

Valla biz buradayız... Buluşturun, kovuşturun, soruşturun...
Yorumlarınızı bekliyorum CAN'lar!!!

Bu pratik ve nefis tatlımızı bu hafta sonu sevdiklerinizle paylaşmanızı muhabbetle tavsiye ediyorum ...;)

Pişman olmayacaksınız...;)

Yaşam denilen şu fani çarkta dönerken, yaratılmış güzelliklerle başımızın dönmemesi mevzu bahis olamaz zannımca...

Çark döner her daim lakin dönen çarklarda ki dişliler misali hayata tutunmak, tutunurken de hiçkimseyi düşürmemek adına dimdik ve karakterli aynı zamanda idrak ederek yaşamak ne ERDEMdir diyorum ve sözü yine yeni yeniden söz ustalarımızdan Nazım HİKMET'e bırakıyorum...;)

Yaşamak ne güzel şey...
Anlayarak bir usta kitap gibi, bir sevda şarkısı gibi duyup,
bir çocuk gibi şaşarak yaşamak...

02 Ocak 2012

Coco star kurabiye...;)




Hindu cevizi...
Efendim pek bir severiz zat-ı şahanelerini...
Alır bizi, götürür tropikal iklimlere...
Dimağı baştan çıkaran rayihasıyla serotonin hormonumuzu ikiye katlar vesselam...;)

Çay saatlerimizin vazgeçilmezi kurabiyelerimize bir yenisini daha ekliyeyim dedim zira değişim şart...;)

Malzemeler;

*7 kaşık pirinç unu
*7 kaşık mısır nişastası
*6 kaşık un
*2 adet yumurta(akları iç malzemesine)
*2 çay bardağı pudra şekeri
*1 paket margarin yahut tereyağı
*1 küçük paket kakao
* 1 paket kabartma tozu
*1 paket Vanilya yoksa herhangi bir esans( mesela ben 3-5 damla badem esansı kullandım değişik oldu)

Hazırlanışı; Tüm hamur malzemeleri karıştırılır ve kulak memesi yumuşaklığında ele yapışmaz bir hamur elde edilir.

İçi için;*1 su bardağı şeker
*1 su bardağı su
*2 su bardağı hindistan cevizi

Hazırlanışı; orta boy tencere de iç malzememiz olan hindu cevizi, suyunu çekene kadar pişirilir.Ilıyınca yumurta aklarıyla hemhal edilir.

Veeeee muhteşem ikilinin vuslatı; Cevizden biraz büyük parçalar kopardığımız hamur parçacıkları açılır ve iç malzememiz itinayla koyulur akabinde yuvarlama usulüyle top şekline getirilir ve önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında yaklaşık 20-25 dakika üzeri hafif çatlayana denk pişirilir...

Sunum aşaması; Ilıyan kurabiyelerimiz servis tabağına alınır... Ayrıca 1 paket bitter çikolata, 1 küçük kutu krema da eritilir ve güzel bir sos elde edilir... Kurabiyelerimiz sırasıyla önce sosa sonra hindu cevizine bulanır ve mideye gidecek yollar da raks eden dansçı edasıyla salındırılır...;)))

Afiyet , bal , şeker...
Sevgi nizaya beş çeker...;)

Dipnot; Farkındayım içini göstermemişim sizlere... tekrar yaptığımda kesip ortadan öyle resim çekeceğim, affedin...;)

Bugün hayata dair öğretiler de Can Dündar var...

Olgunluk üzerine...

Buyurunuz efendim...

‎20 li yaşlara kadar iyilikle kötülüğün ülkesi, kalınsınır çizgileriyle ayrılıyor birbirinden. Sıkı dostları ve düşmanları oluyor insanın. Onları ölesiye seviyor ya da ölesiye nefret ediyor onlardan. 30 larında yalanı hakikatten ayırt etmeye başlıyor.İyi sandıklarının hıyanetiyle tanışıyor, sırtında dostişi hançer darbeleriyle; ve en kötü zannettiği şefkatle imdadına yetişiveriyor. Zaman kanatlanıp da 40 ına yaklaştığında insan, iyiyi kötüden ayıran hudut çizgilerini birbirine karıştırıyor. İyilere nakşolmuş kötüyü ve kötülerin içindeki iyiliği de keşfediyor ademoğlu. Anlıyor ki, iyi insan/kötü insan yok; insanın içinde iyilik ve kötülük var, kötüyle iyi panzehiri değil birbirinin; kankardeşi. İyilerle kötüler çekiştirmiyor ipi. İyilik ve kötülükten örülmüş ibrişimin kendisi. Bunu anlayınca şaşmıyorsun nefretin birden şehvete dönüşmesine; acı girdaplarının içinde hazzın raksetmesine. Tevazuyla gurur, haysiyetsizlikle onur el ele yürüyor. İnsan, şuur altındaki isyankarla sahtekarı, günahkarla tövbekarı birarada farkediyor. Benim, hükmeden ve boyun eğen, zulmeden ve acı çeken. Bunca şiddet kadar onca merhamet de benim eserim. Minneti nefrete, korkuyu cesarete, zaferi hezimet ebulayan benim. Kundak bezime tıpatıp benziyor kefenim, hayatım muhteşem ve sefil, mağrur ve rezil, hayasız ve asil. Ben, hem örs hem çekicim. İşte bu keşif kolaylaştırıyor yaşamı... Anlıyorsun ki toplumlar gibi insanlar dakanlı içsavaşlarına borçlu ilerlemesini...
O zaman , iyileri kötülerden ayırmak gibi nafile bir uğraşı bırakıp -başta kendin olmak üzere- insanların içindeki iyiliğin peşine düşüyorsun; kıymet bilmeyi ve-yine başta kendin olmak üzere- herkesi hoş görmeyi öğreniyorsun. Tükendikçe pahalanıyor zaman; günler azaldıkça uzuyor. Saçların gibi, seyreldikçe değerleniyor dostların. Günahları ve zaaflarıyla da övünüyor insanlar; sevapları ve zaferleri kadar. Önemli değil kaç kez yenildiğin; önemli olan, kaç yenilgiden sonra yeniden doğrulabildiğin. Bu paramparça ruhlardan, çelişkili duygulardan, çatışmanın açtığı yaralardan mucizevi bir ahenk çıkıyor ortaya ki olgunluk diyorlar adına...

muhabbetle...